“Ukrayna tahıl piyasası konsolide oluyor. Dikey entegrasyon olduğu ortada. Büyük holdinglerin neredeyse tamamı kendi terminal tesislerine, demiryolu da dahil olmak üzere nakliye birimlerine sahip…Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldıktan sonra Ukrayna için birçok fırsatın kapıları da açıldı. Ukrayna’nın iç süreçlerindeki reform da bu fırsatların değerlendirilmesini kolaylaştırdı. Çin ve diğer Asya ülkelerine giren Ukrayna, şimdi de Afrika pazarına göz dikti.”
Ukrayna tahıl piyasası yükselişte. Son yıllarda değişmekle kalmayan bu piyasa, her açıdan büyüdü. Bugün dünya piyasalarına tahıl sağlayan ilk üç ülke arasında yer alan Ukrayna, global gıda güvenliği açısından da hayati bir rol oynuyor. Ukrayna merkezli Interlegal hukuk firması, 25 yıldır tahıl piyasalarına danışmanlık hizmeti veriyor. Interlegal ortağı Artem Skorobogatov’dan, tahıl piyasasındaki değişiklikleri bir hukukçu bakış açısıyla değerlendirmesini istedik.
Sayın Skorobogatov, sizce Ukrayna’da tahıl sektörü son dönemde nasıl değişti?
Öncelikle bu röportaj fırsatı için size teşekkür etmek istiyorum… Gerçekten de tarım ürünleri ticareti ve uluslararası nakliye alanında uzmanlaşmış 25 yıllık bir hukuk firması olarak, piyasadaki dinamik değişiklikleri gözlemleme konusunda benzersiz bir imkana sahibiz. Satıcılar, alıcılar, nakliyeciler, nakliye komisyoncuları, terminaller gibi sektörün tüm oyuncularına hukuki danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Dünya genelinde insan kaynaklı olan ve olmayan birbirinden tamamen farklı risk senaryolarına karşı çeşitli çözümlerin uygulanmasında doğrudan rol oynuyoruz.
Evet, ülkemiz tahıl sektöründe gerçekten de çok şey değişti. Ülke içinde altyapı ve teknolojinin yanı sıra iletişim ve piyasa yapısındaki köklü değişimi fark etmemek mümkün değil. Dünyada da çok şey değişti. Ukrayna’nın Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmasının üzerinden 13 yıl geçti. Bu üyelik, çiftçiler için yeni fırsatların kapısını açtı. Sonuç olarak, Ukrayna’nın global tarım piyasasındaki rolü değişirken, ülkenin iç piyasasında da dönüşüm yaşandı. Bu yüzden de neredeyse her şeyin değiştiğini söyleyebilirim.
‘Neredeyse’ derken? Değişmeyen ne kaldı?
Değişmeyen şey insanlar oldu. Tarım sektörünün içinde ve dışında birçok uzman yetişmiş olsa da sektörün belkemiğini oluşturan kişiler 10-15 yıldır değişmedi. Bana göre, bu durum sadece sektörün başarısı için değil; ülkenin içinden geçmekte olduğu zor zamanlarda devletin ayakta kalması adına da çok önemli. Tarım sektörü, Ukrayna’nın gelir elde etmesi için çok önemli. Ancak aynı zamanda, yüzbinlerce eğitimli ve bağımsız insanın hayatı ve başarısı da Ukrayana’nın topraklarına ve bu topraklardan elde edilen ürünlere bağlı. Toprağı yanınıza alıp başka bir ülkeye gidemezsiniz. Bu yüzden de bu insanlar topraklarında sahip oldukları çıkarları savunacaklardır. Kömür madenciliği ve metalürji sektörünün aksine tarım alanında çok sayıda bağımsız kuruluş ve uzman birbirleriyle rekabet halinde faaliyet gösteriyor. Birleşme ve çıkarlarını koruma adına çok güçlü bir tarım sektörü var. Bu şekilde bir lobi gücüne sahip olan tarım sektörü, kendisini ilgilendiren mevzuat ya da yasa değişikliklerin öncesinde mutlaka görüşlerini bildirerek etkili oldu. Uzun zamandır, sektörün çatı kuruluşlarına danışılmadan herhangi bir ihracat engeli (moratoryum vs.) uygulanmıyor. Ancak Ukrayna ile rekabet halindeki bazı ülkelerde bunu görüyoruz. Devletin bu sektörü dikkate almak zorunda olması gerçekten büyük bir başarı.
Sizce, Ukrayna’da tarımsal altyapı değişikliklerinin en önemlileri neler?
Tarımsal altyapıda çok önemli değişiklikler oldu. Bunu yalnızca tek bir faktöre indirgemek zor. Ukrayna’da tarım ürünleri tüketimi son yıllarda fazla değişmedi. Nüfus düştüğü için bunda şaşılacak bir şey yok.
Ancak deneyimin artması ve üretim şartlarının iyileşmesiyle üretim hacimleri önemli ölçüde arttı. Özellikle de gübrelerin olması gerektiği gibi kullanılması ve kaliteli tohumların seçilmesinin bu süreçte faydası oldu. Bunun sonucunda da Ukrayna’nın her yıl daha fazla ürün ihraç eder hale gelmesi ve en azından diğer ihracatçılarla hektar başına düşen verimde kafa kafaya olması gerekiyordu. Bu senaryo temelinde, yıllar boyunca depolama kapasitesi sürekli olarak artırıldı ve ihraç fiyatları avantajlı olana kadar ürünü kalitesini aylarca sürdürebilecek depolar inşa edildi.
Ancak tarım ürünlerinin sonsuza kadar depolanması mümkün değil. Er ya da geç satılacak ve ülkeden ihraç edilecek. Ukrayna birçok limana sahip olduğundan, tarım ürünlerinin deniz yoluyla ihraç edilmesi son derece mantıklı. Liman altyapısı da önemli ölçüde değişti.
Kamu-özel sektör ortaklığı sayesinde (bazen de ona rağmen), Ukrayna’nın limanlarında sürekli olarak taban temizleme faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Böylece, daha çok ve daha büyük gemilere hizmet verilmesi mümkün oluyor, mevcut limanlar genişletilirken yeni limanlar da inşa ediliyor.
İç kısımlardaki silolar ile limanlardaki terminaller arasındaki lojistik önem kazanırken, ülke içindeki lojistik de önemli değişikliklere uğradı. Demiryolu taşımacılığına özel şirketler girmiş olsa da karayolu taşımacılığı üzerindeki ağır yük devam ediyor. Ülke içindeki su yollarının taşımacılıkta kullanılması için gereken yasanın kabul edilmesi yıllar aldı. Bu sayede, ülke için taşımacılığın bir kısmının Ukrayna’nın en büyük su yolu olan Dinyeper nehrine kaydırılması hedefleniyor.
Tüm bu değişiklikler nelere yol açtı?
En önemlisi, ticaret piyasasında önemli değişikliklere yol açtı. Daha önce tarladan limana kadar 4-5 aracı varsa ve her biri ton başına 2 ila 10 dolar kazanıyorsa, artık en fazla 2 aracı var ve onlar da zarar etme riskiyle çalışıyor. Bu durumun birçok sebebi olsa da temelde bilginin elde edilme hızı ve paylaşma kalitesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. İnternet ve mobil cihazlarının yaygınlaşması, İngilizce bilenlerin sayısının artması, Rusça kaynakların artması ve bilgi paylaşılan araçların yaygınlaşması, üreticilerin ve tüccarların önündeki fırsatların ve ticari yeteneklerinin artmasını sayabiliriz.
Fiyatları takip etmekle uğraşacak arzusu ya da zamanı olmayan küçük veya büyük üreticiler de büyük ticaret şirketlerinden ayrılarak serbest çalışmaya başlayan uzmanlardan fiyat riski analizi hizmeti alabiliyor. Güvenilir firmaların en iyi fiyat tekliflerini gösteren yeni IT platformları da var. Tüm bunlar, çiftçilere ve tüccarlara ürünleri uzun süreli depolama fırsatı sağlıyor.
Siz ayrıca piyasadaki oyuncuların konsolidasyonundan sıkça bahsediyorsunuz…
Evet, bu durumun da çok önemli bir etkisi var. Piyasanın ilk 20 oyuncusu ile orta ve küçük ölçekli tüccarlar arasında durum tamamen değişiyor. Tabii ki Ukrayna’nın özel şartlarından kaynaklanan gelişmeler de var. Örneğin, geçtiğimiz yıl bazı büyük ve ünlü şirketlerin iflas etmesi piyasadaki durumu çok değiştirdi. Öncelikle, uluslararası şirketlerin uyum şartları çok daha sıkı hale geldi. Bu yüzden de ortaklarına karşı daha seçici, dikkatli ve talepkâr davranmaya başladılar.
Bunun yanında, off-shore işlemleri de artık eskisi kadar kolay yapılamıyor. Eskiden, birkaç gün içinde şirket kurup bir banka hesabı açma konusunda seminerler verirdik. Bugün yabancı bir bankada hesap açmak ve çalışmaya başlamak çok daha zor. Hükümetler ve düzenleyici kuruluşların getirdiği sıkı şartlardan dolayı şirket değişiklikleri de o kadar kolay değil. Tabii ki oyunu kurallarına göre oynayanlar için bu durum çok daha iyi. Artık bir şirketten çekilip diğerini kurmak, anlaşma kârlı olmadığı sürece, o kadar da kolay değil. Çünkü itibar en önemli değerler arasında. Uzun vadede, piyasanın daha medeni hale geleceğini ve işlerin yapılış şeklinin öngörülebilir olacağını düşünüyorum. Bu yüzden de uzun vadeli ve itibarlı kurumsal yapıların inşa edilmesiyle kurumsal ve vergi konusundaki danışmanlık işlerimizdeki artıştan çok memnunuz. CFC, BEPS, vergi yapılandırması gibi konularda artık daha çok talep geliyor. Yani iş dünyası artık rayına oturuyor ve yeni gerçeklik de buna adapte oluyor.
Yani işler artık daha modern şekilde yapılıyor…
Evet, öyle de diyebiliriz. Çünkü artık bilgi neredeyse anında yayılıyor. Yükümlülüklerini yerine getirmeyen oyuncu hemen ortaya çıkıyor.
Son yıllardaki iflasları düşünelim. Herkes çok kötü şeylerin olacağını ve iflasların art arda açıklanacağını söylüyordu. Ancak o kadar büyük bir olay yaşanmadı. Birçok şirket muhataplarıyla avukatlar aracılığıyla ya da doğrudan görüşerek bir şekilde anlaştı. Yani piyasada, ilişkilerin sürdürülmesi ve işlerin devam etmesi üzerinde bir mutabakata varıldı.
Piyasanın konsolide olduğunu söylüyorsunuz. Bu süreç hangi yöne doğru gerçekleşiyor?
Evet, dikey entegrasyon olduğu ortada. Büyük holdinglerin neredeyse tamamı kendi terminal tesislerine, nakliye şirketlerine, demiryolu da dahil olmak üzere nakliye birimlerine sahip. Nehir taşımacılığının açılmasıyla Dinyeper nehrinde çalışacak filolara yatırım artıyor. Bu yıl filo alım satımlarıyla ilgili bize başvuran tüm müvekkiller tarım sektöründendi. Ukrayna, Slovakya, Moldova ve Gürcistan bayraklı filolar kuruyorlar. Büyük ve ilginç olan bu tür anlaşmaları seviyoruz. Müvekkillerin şirketi yapılandırmaları, anlaşmayı hazırlamaları ve uluslararası kurallara göre bir çerçeve geliştirmeleri gerekiyor.
Bizim için en büyük zorluk, artan talep ve genişleyen piyasa karşısında gereken hız ve kaliteli hizmeti sürdürebilmek. Bu yüzden de Odessa ofisimizdeki personel sayısını 60’a çıkardık. Örneğin, Karadeniz bölgesinde hizmet veren İngiliz avukatlarımızın sayısı hızla artıyor.
Bu tür zorlukların başka sebepleri de var mı?
Daha önce pek fazla karşılaşmadığımız bir diğer zorluk ise çıkar çatışması. Tarım sektöründen o kadar çok müvekkil bize başvurdu ki bazen onları şöyle bir tercih yapmaya zorladık: Ya iki tarafı da reddedecektik ya da her iki tarafın çıkarına olacak bir çözüm bulacaktır. Neyse ki her iki tarafın memnun kalacağı çözümleri bulmayı başardık ve taraflar normal iş ilişkilerini eskisinden de güçlü şekilde sürdürmeye başladı.
Peki Avrupa ve Asya’daki müvekkilleriniz ile ilgili durum nedir? Yurtdışında işleri yoluna koymakta zorlanıyor musunuz?
Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldıktan sonra, Ukrayna için birçok fırsatın kapıları açıldı. Ukrayna’nın iç süreçlerindeki reform da bu fırsatların değerlendirilmesini kolaylaştırdı. Çin ve diğer Asya ülkelerine giren Ukrayna, şimdi de Afrika pazarına göz dikti. Karadeniz bölgesindeki ağımızda ve ilgili ofislerimizde müvekkillerimize destek veriyoruz. Türkiye, Gürcistan, Bulgaristan ve Romanya’daki ofislerimizle de yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Avrupa’da ise daha çok İtalyan ve İspanyol hukuk büroları ile ortak bir dil oluşturmamız daha kolay. Böylece anlaşmazlıkları büyük bir soruna dönüşmeden hızlıca çözüyoruz. Çinli ve Hindistanlı meslektaşlarımız ise genellikle limanlardan çıkamayan kargoların kurtarılması için destek alıyoruz. Bu yıl, Çin’deki işbirliğimize yeni bir soluk kazandırmak için bir Çin masası da açtık.
Ukraynalı tahıl tüccarları için en büyük problemleri nasıl sıralarsın?
Öncelikle, her türlü anlaşmazlık İngiltere yasalarına göre çözümleniyor. Organik ürünler, pestisitler, hayvan ve bitki sağlığı raporları gibi tüm konular için bu geçerli. Bu durum, Ukraynalı tüccarlar için büyük sorunlar oluşturabiliyor. Yani çiftçilerin Avrupa Birliği mevzuatını ya da Asya ve Afrika ülkelerindeki yasaları bilmesi gerekiyor. Bunları zaman zaman değişmesi de cabası. Özellikle nakliye masraflarındaki değişiklikleri takip etmeleri gerekiyor. Sadece bir geminin bile kalite sorunlarından dolayı müşteri tarafından kabul edilmemesi, tüccarın hayatını aşırı derecede zorlaştırabilir. Tüccarın hesapları dondurulabilir ya da ciddi ölçüde maddi kayıplar söz konusu olabilir. Bu arada, kalite sorunlarının sık sık ortaya çıktığı pazarlar bizim için en ilginç olanlar. Bu pazarlarla çalışmak bizi gerçekten cezbediyor.
İkincisi; finansman ve bankacılık ile ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Kıbrıs, İsviçre ve Polonya’da işbirliği yaptığımız bürolar, bu ülkelerde müvekkillerimize yardımcı oluyor. Müvekkillerin paralarını zayıf bankalardan çekmek ya da işlemleri şüpheli göründüğü için dondurulan hesapların kurtarılması gibi işlemleri yapıyorlar.
Tüm bunlara ek olarak; kolluk kuvvetlerinin denetimleri, tutuklamalar, malların terminallerde bekletilmesi gibi sorunlar önemli ölçüde azalmış olsa da bu konularda da rehavete kapılmamak gerekiyor. Kargo hacimleri ya da ödemelerin gecikmesi gibi kadim sorunlar da görmezden gelinemez.
Yani yeterince işimiz var. Daha yüz yıl yetecek kadar işimizin olacağını tahmin ediyoruz çünkü her zaman tarım sektörünün çıkarı için çalışacağız. Zira Ukrayna’nın refahı da tarım sektörüne bağlı.
Kaynak: millermagazin.com