1985 yapımı Geleceğe Dönüş’teki Marty McFly’nin bir hoverboard’a atlayıp Biff’ten kaçtığı o ünlü sahneyi hatırlıyor musunuz? Veya… Dr.Emmett Brown’un kullandığı uçan arabayı görünce ne hissetmiştiniz?
Isterseniz insan hayalini biraz daha geriye çekelim ve 1960 yılı yapımı Taş Devrine kadar gidelim. İnsanın hayal ettiği her şey gerçeğe dönüşür ve gerçeğin önüne geçer tıpkı, göze düşen hayal damlasının gerçeğin habercisi olduğu gibi…
Kim söylemiş bunu hatırlamıyorum ama bugün artık birer fantezi ürünü değiller. Uçan arabaların gerçeğe yaklaşan bir gerçeklik olduğunu ve yakın gelecekte gökyüzünün daha kalabalık olacağını biliyorum.
Bir asırdan fazla süredir uçan araba vaadiyle hayal kurup belki de dalga geçiyoruz, fakat irili ufaklı birçok şirketin sayısız onlarca yıldır girişimine rağmen, kimse bizi gökyüzüne çıkaramadı. Ancak; ABD, Çin, Rusya ve Slovakya merkezli şirketlerin bu konuda çok yol katettiklerini yakından izliyorum. California merkezli hava araçları üreten Alef, hem karada hem de havada gidebilen elektrikli araçları Model A’yı test edebilmek için Amerikan Federal ve Havacılık Dairesi’nden onay aldı. Testler başarılı giderse, 2025 yılında piyasa sürülecek ve uçan arabaları gökyüzünde görebileceğiz. Kimi araç dikey kalkabiliyor kimisi araba gibi ilerleyip uçmaya başlıyor. Her şey planlandığı gibi giderse bu şirketler hazırlıklarını bu yıl sonunda 2025’te teslim edilmek üzere montajına başlayacak. 2028 yılında ise verilen siparişleri gökyüzü trafiğinde görebileceğiz. İster buna bir otomobilin uçtuğunu söyleyin, ister uçağın karayolunda ilerleyen bir otomobile dönüştüğünü söyleyin. Açıkcası, geç olması hiç olmamasından daha iyidir. Ben o gözle bakıyorum.
Araçların kalkışları nasıl olacak?
Yolda giden bir arabayı düşünün. Park ediyorsunuz ve bir düğmenin çevrilmesiyle 3 dakikada kanatlar öne doğru açılıyor, arka tampon kaldırma yüzeyinin bir parçası olmak için aşağı doğru sallanarak pervanenin kanatları dik bir şekilde eğiliyor. Seyir halindeyken kullandığınız kontroller ve dijital göstergeler bir anda arabadan, havacılık kontrolleri ile göstergelerine geçerken tekerlekler yerine pervane devreye giriyor. Kalkıştan sonra, tekerlekler yani iniş takımı mümkün olduğunca sürtünmeyi azaltmak için gövdeye doğru çekiliyor. Araç dikey olarak yukarı çıkıyor ve sonra yolcu tarafınız alt kanat olurken sürücü tarafı üst kanat oluyor.
Peki kalkış için gerekli güç nereden geliyor?
Benim aklıma ilk gelen küçük bir uçak motoruna sahip olmalı diye düşünmüştüm. Fakat işin aslı pek öyle değilmiş. Uzmanlardan aldığım bilgiye göre; hibrit bir uçak arabası, hibrit bir aktarma organı gerektirirmiş. Ancak bu gücün detaylarını elbette şirket asla vermeyecektir.
Satış fiyatı ne olacak?
Model A uçan arabasının ön satış fiyatı 300 bin dolar ile başlayıp, tahmini fiyatı 1,3 milyon dolar ile 1,6 milyon dolar arasında değişiyor. 2017 yılından buyana şirketler ön siparişi verilen araç sayısını ve rezervasyonlarını açıklamıyor.
Sizce ne kadar hızlı?
Uçan araba olarak, 100 mph yani saatte 160 km/saat azami hıza ve 434 mil (700 km) gidebilecek. Yerden kalkmak için dakikada 1.200 fitlik bir tırmanma hızı ve 300 fit iniş için kalkış ve iniş kabiliyeti gerektiriyormuş. 321 kilometre yol mesafesi ve 177 kilometre uçuş menziliyle bir veya iki yolcu taşıma kapasitesine sahip. Model A, çoğu eyalette yasal hız sınırı gibi kısıtlamalara tabi tutulacak bir “Düşük Hızlı Araç” olarak kategorilendirilmiş.
Çarpışma halinde nasıl koruyacak?
Muhtemelen, araçta en azından ön hava yastıkları da vardır. Havada, sürücünün/pilotun acil bir durumda tüm gemiyi makul bir şekilde güvenli bir şekilde yere indirmek için açabileceği bir balistik paraşütle standart olarak açılıp yavaş iniş gerçekleşebilirmiş. Nitekim 2015 yılında yapılan test uçuşlarında test pilotu paraşütü başarıyla kullanmış ve ufak sıyrıklarla atlatmıştı. Eğer uçan aracınız hasarlandıysa aracın sertifikalı bir onarım tesisine götürülmesi gerekecektir ki, zaten siz paraşütle atlıyorsanız araç pert mi olur ne olur bilinmez.
Sizce bu şartlarda konforlu görünüyor mu?
Kanaatimce değil. Binmek ve inmek, zor gibi… Uçan arabaya bnmek için bir kolu tutmanızı ve bacaklarınızı direksiyon altına koyarak kendinizi aşağı indirmenizi gerektiren minik akrobatik bir hareket gerektiriyor. İçeri girdikten sonra, özellikle kapı kapanınca başınız, dirsekleriniz ve omuzlarınız için çok az boşluk görünüyor. Bu anlattıklarımı gözünüzde bir hayal etmişsinizdir. Hele hele klostrofobisi olanların bu aracı tercih edeceklerini sanmıyorum.
Pilot lisansına ihtiyacım olacak mı?
Evet. Öncelikle AB Ülkeler için, EASA CS 23 tip sertifikası ve ABD için, FAA Bölüm 23 sertifikası alınması şart. Şirket temsilcileri, aracın spor veya eğlence amaçlı pilot lisansı değil, özel pilot lisansı gerektireceğini söylüyor.
Blockchain teknolojisi bu işin neresinde?
Moskova hükümetinin bilim, sanayi politikası ve girişimcilik dairesi Başkanı Alexei Fursin, ve Project Bartini, çalışmalarının neredeyse her alanında blockchain teknolojisini kullandıklarını söylüyor. Böylelikle, teknolojinin, bağlantılı veri bloklarında kayıt tutma sistemi ile önümüzdeki birkaç yıl içinde havacılık endüstrisinde devrim yaratacağı tahmin ediliyor.
Paris Airshow’da, havacılık ve savunma direktörü John Schmidt, motor kullanımı gibi faktörlere ilişkin ayrıntılı verileri nedeniyle blockchain’in uçak bakımındaki bir sonraki büyük yenilik olduğunu söyledi. Moskova’daki Ekonomi Yüksek Okulu araştırma üniversitesinde kentsel ulaşım sorunları araştırma merkezinin yöneticisi Konstantin Trofimenko, şehirlerde büyük ölçekli uçan araba hayalinin ancak yüzyılın sonunda gerçek olacağına inanıyor. Trofimenko, “Mevcut araba sayısıyla Moskova ve New York gibi büyük şehirlerde, bu uçan arabaların park edecek hiçbir yeri olmayacak” dedi ve şehir dışında kullanımları için daha acil bir potansiyel olduğunu da sözlerine ekledi. “İkincisi, hava trafiği kuralları çok karmaşık olacak” dedi.
Kısacası; her kafadan bir ses geliyor. Fakat hayal bedava ise bu yoğun hava trafiği için ben de hayal kurayım; belki de hava otoparkı kurulur ne dersiniz? Google’ın kurucu ortağı Larry Page, şimdilerde iki ayrı uçan araba şirketine, Zee.Aero ve Kitty Hawk’a yatırım yapıyor. Ancak Terrafugia gibi kendi uçan araba versiyonları üzerinde çalışan başka girişimleri de var.
Hayal dünyamızı gerçeğe dönüştürmeye çalışan onca ülke ve şirketler varken, hayatımız boyunca uçan arabaları görmemiz mümkün. Ancak tüm uçan arabaların gerçeğe dönüşmesi için ihtiyaç duyduğu temel özellik, otonom olarak uçma yeteneğidir. Bunları söyleyen ekip ise dünyanın her yerinden gelen havacılık mühendisleri, hava trafik kontrolörleri, düzenleyicileri ve yatırımcıları bir araya getiren şirketler söylüyor.
Rus şirketi olan Project Bartini Elevate’in teknik incelemesinde ana hatları çizilen sistemi uygulamaya koymak için çalışırken, Alman Lilium şirketi, bir helikopter gibi dikey olarak havalanan ancak havada bir kez hızlanarak ileri kanat uçuşuna geçen elektrikli uçan taksisinin test uçuşlarını bu yılın başlarında tamamladı. Airbus’ın A3 Silikon Vadisi ise bu yılın sonundan önce tek koltuklu otomatik uçan araba Vahana’nın prototipini uçurmayı planlıyor. Çinli EHang ile Alman Volocopter, otonom hava araçlarını Dubai’de test etmek için anlaşmalar imzaladı. NASA’da gelişmiş uçaklar tasarlayan bir havacılık mühendisi olan Mark Moore, “Kendi kendine uçan uçaklar, otomobil şirketlerinin sürücüsüz arabalarla yapmaya çalıştıklarından çok daha kolay” dedi.
Uçan arabalar, Silikon Vadisi’nde bir sonraki ay görüntü verebilir, ancak FAA’nın onayladığı bir şekilde otonom olarak seyredene kadar, muhtemelen boş bir rüya kalacaktır.
Son olarak şöyle bir değerlendirme ile bir hayale virgül atayım. İlk araba kendiliğinden oluşmadı. Uçaklar gökten düşmedi. Gemiler, santraller kendiliğinden oluşmadı. Yakın geçmişe kadar robotlarda hayaldi. Bilimin gelişmesi ve sonunda beklentilerimizi karşılaması için bile zamana ihtiyaç vardır. 20 yıl sonrasına gittiğinizi düşünün teknoloji hakkında bildiğiniz her şeyi değiştiren bir yıl olarak karşımıza çıkabilir.
Neden?.. Çünkü toplumun teknoloji ve akıllı çözümleri entegre etme biçiminde hızlı dönüşümler fark edildi. Tekerleğin icadından ilk bilgi işlem cihazına kadar gelişen teknoloji her zaman insan hayatını daha kolay ve daha iyi hale getirmek için tasarlanmıştır. Hatta, son yıllarda teknoloji alanındaki hızlı ilerleme, kolaylık ve rahatlık ilkelerini mükemmelliğe kadar götürmüştür.
Şunu biliyorum ki yarının arabaları daha çevre dostu olacak. Günümüzde elektrikli motorlar söz konusu olduğunda elbette Tesla şimdilik favoridir. Elektrikli otomotiv pazarına yeni girenlerin de yararlanabileceği çok sayıda güvenlik açığına sahip şirketler içinde büyük fırsattır.
2025 yılına kadar Çin’deki araba satışlarının yüzde 10’u elektrikli araçlar olmak zorunda olacak ve bu da yerel üreticileri uyum sağlamaya zorlayacak. Toplum olarak engellerle başa çıkma biçimimizde devrim yaratıyor. 2039 yılına kadar, bağımsız yaşamı teşvik etmek ve engelli bireyler için izolasyonu azaltmak için akıllı evlerin bir gereklilik olmasını bekleyebilirsiniz.
Kimbilir belki de gelecekte, engellilikten bahsetmeyebiliriz. Kendi kendine kuruyabilen kıyafetler ve her vücut şekline ve boyutuna göre ayarlanan sihirli kostümler olabilir. Sanal bir ofiste çalışıyorsanız, iş arkadaşlarınızla bağlantı kurmak için başınıza bir VR kaskı takarak güne başlayabilirsiniz. Hologram görüntüsü ile canlı avatarlarınızla buluşabilirsiniz. Bu tip uygulamalar insanların her yerden çalışmasına olanak tanıyarak ofis hayatını kökten değiştirebilir.
Unutmayın; spekülasyonlar, geleceğin tuğlalarını bir arada tutan çimentodur. Yine de yarının teknolojisini hayal etmek, hayal gücünün yükselen bir egzersizidir.
(Yazıyla ilgili görüş ve düşüncelerinizi [email protected] adresine göndererek yazarımızla paylaşabilirsiniz.)