Fındık ve dış güçler
Her hasat zamanı öncesi ülkemizin önemli değerini ucuza kapatmak isteyen küresel güçler ortaya dökülürler ve çeşitli piyasa oyunlarını sahnelemeye başlarlar.
Birinci perde abartılı rekolte tahmini ile sahnelenir. Zira rekolte ne kadar yüksek gösterilirse fiyat o kadar düşük gerçekleşecektir.
İkinci perde, ülke fındığının yüzde 75’ini alan şirketin yakın çevresine deposundaki bir miktar fındığı, almak istediği fiyattan satması ile devam eder. Böylece emsal fiyat göstererek piyasanın kurulmasına yardımcı olurlar!
Üçüncü perdede; “kızdırmayın Şili’ye gideriz” blöfü ile yelkenler suya indirilsin isterler.
Yıllardır devam eden bu tiyatroyu izlemekten sıkıldık. Her sene bu zamanlarda yurtseverlerin kağıda kaleme sarılmaları da bundandır.
Dünya fındık rekoltesinin yüzde 65’i bizdedir. “Vermiyoruz” dediğimiz zaman hepsini kapının önünde sıraya dizeriz. Ancak ülkemizde sanki içimizden biriymiş gibi rol üstlenen bir şirket var. Dünyada fındığı hem en çok kullananlardan hem de bizden ucuza kapattığı fındığı pazarlayanlardan…
Çikolatalı ürünlerde hangi ülkede fiyat düşüşü var?
Öyle bir şey yok. Örneğin dünyanın en ünlü fındık ezmesi Avrupa ülkelerinde ortalama 6.5 euro/kg raf fiyatı ile satılmaktadır. Ve bu ürünün içeriğinde fındığın payı yüzde 13’tür. Hakim olan maddeler; süt tozu, kakao tozu, şeker ve bitkisel yağdır.
Peki o zaman ucuza kapatmanın amacı nedir?
Dökme olarak satıştan sağlanacak kazançtır.
Fındığımızın dörtte üçünü alan bu firma tamamını üretimde kullanmıyor. Fındık piyasasının lideri olan bir yerli şirketi de bünyesine katarak, dünyaya satışı da o kanaldan yaptırıyor.
Şimdi bu şirket bizim üreticimizi mi düşünecek?
Evet, bunu beklemiyoruz. Ancak TMO’nun kuracağı piyasa ve uygulayacağı strateji ile üretici ve de milli değerimiz korunabilir. Türkiye dünyada tekel durumunda olduğuna göre, bizim politikalarımızın belirleyici olması gerekir. Almanın, İtalyanın değil!
Bizi korkuttukları Şili’de en yüksek rekolte 35 bin ton. Yani güya yüzde 65 ile yüzde 2-3 pazar payı olan ülkeyi yarıştıracaklar.
Bütün dünya ülkeleri, güçlü üretici oldukları ürünlerde rekolteyi az göstermenin peşindeyken, bizdeki aşırı hassas ölçümün sebebi de anlaşılamamaktadır.
Geçtiğimiz yıl ilgili Bakan diyor ki; “Defalarca rekolte önüme geldi, defalarca geri gönderdim. İlk tahminlerin ötesinde bir rekoltemiz var gibi gözüküyor.”
Bakan’ın 2020 yılı tahmini 665 bin ton iken, TÜİK’in Haziran ayı başında açıkladığı rakam ise 600 bin tondu.
Dahası da var!
Her zaman bizim rekolteyi abartan Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi’nin (INC) 39. kongresinden çıkan ‘Türk fındığının 2020 rekoltesi’ ise 620 bin tondu. Bizim buna bile itiraz etmemiz gerektiği TÜİK rakamından belli değil mi?
Evet verimin düşük olması en önemli sorunumuzdur. Peki bunu artırmak ve üretim sürecinde de yer almak yabancı şirkete mi kalmış?
En büyük alıcı olması yetmemiş, en büyük ihracatçı olmak kesmemiş, şimdi de anahtarları istiyor!
Ana muhalefet partisi de; geçtiğimiz yıl “Fındık fiyatı 25 TL’den az olmamalıdır” diye usulen görüş bildirmişti. Pes arkadaş, Aralık ve Ocak aylarında 24 liradan satılmış zaten…
30 lira açıklasak almayacaklar mıydı?
Eğer dükkanı kapatmıyorlarsa, dünyada alternatif bulamayacaklarından mecburen alacaklardı.
Gelelim bu seneye…
2021 ürünü fındık alım fiyatı açıklandı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yüzde 50 iç esasına göre Giresun kalite kabuklu fındığın kilosunu 27 liradan alacağı belli oldu. Açıklanan fiyatın geçen yıla göre yüzde 20 artış kaydettiği anlaşılıyor. Zira geçen yıl açıklanan kabuklu fındık alım fiyatı Giresun kalite için kilo başına 22.5 liraydı.
Şimdi geliyoruz en hassas konuya…
Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi (INC) tahminine göre İtalya’nın 2021 sezonu üretimi 160 bin tondan 70 bin tona düşecek. Yani kuraklık sebebiyle Türkiye’den sonra en fazla fındık üreten İtalya’nın rekoltesi geçen senenin yarısına ulaşamayacak ve haliyle fiyatlar artacak (Dünya). Ama İtalyan şirket bu eksiklik sebebiyle bile ülkemizde hiç olumsuz etkilenmeyecek!
İşin tabiatına da, küresel piyasa şartlarına da aykırı bir durum değil mi?
İtalya’da perakende raf fiyatı 10.5 Euro olan kabuklu fındığın üretici fiyatı normal rekolte yıllarında bile 3.5-4 euro’dan az değildi. Bu sene daha da yüksek olması beklenir.
Peki ne oldu da bizim en kaliteli ürünün üretici fiyatı 2.70 euro’da kaldı?
İktidar milletvekilleri bile kabuklu fındık alım fiyatının kilo başına 30 lira olması için çalışacaklarını açıklamışlardı. 30 liraya razı olan ihracatçının 27 liralık fiyata sevinmesi bundandır. Dolayısıyla bizim fındığın olması gereken fiyatı; 3.5 euro karşılığı olan 35 liradır.
Ülkemizde fındık rekolte tespiti yapan kurumların (Fiskobirlik, Üniversiteler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsalar) 2021 yılı için ortak rekolte tahminleri 650 bin tondur.
Dış güçlerin tahminleri ise 800 bin tonu geçmektedir. Yani atış serbesttir. Malum buluşma ne kadar yukarda gerçekleşirse fındığımız o kadar ucuza kapatılacak demektir.
Bakalım bu halat çekme yarışı ne zaman ve kimin lehine sonuçlanacaktır!
Kaynak: Ercüment Tunçalp tarafından retailturkiye.com web sitesinde yazıldı.