Ticari iflaslar üst üste iki senelik düşüşün ardından, 2022 yılında yüzde 10 ve 2023 yılında ise yüzde 14 artışla pandemi öncesi seviyelere yaklaşması bekleniyor. Türkiye’de ise yüzde 12 artışla 19.200 iflas vakası öngörülüyor.
Allianz Trade’in hazırladığı “Küresel İflaslar Raporu” 2022 yılında her üç ülkeden birinde iflas sayısının Covid-19 öncesi seviyelere geri dönmesini, 2023 yılında da bunun her üç ülkeden ikiye çıkmasını bekliyor.
Devlet destekleriyle 2022 yılında Fransa’da ve Almanya’da iflaslar yapay olarak düşük kalacak olsa da (sırasıyla 32.510 ve 14.600 vaka), aynı yıl İngiltere iflaslarda keskin bir artış kaydedebilir (yıllık yüzde 37 artışla 22.305 vaka). İtalya ve İspanya’da da 2021 yılındakinden daha zayıf olsa da iflaslarda artış bekleniyor (sırasıyla yüzde 6 artışla 8.990 iflas ve yüzde 8 artışla 5.550 vaka). Portekiz (yüzde 2) ve İsveç’te (yüzde 6) ise ılımlı bir artış olacak.
Çin’in iflas seviyesini kontrol altında tutarak yüzde 1 artışla 8759 vaka kaydetmesi beklenirken, Avustralya, Tayvan’da düşük, Japonya, Güney Kore, Hong Kong ve Yeni Zelanda’da çok düşük olan iflas seviyelerinin artabileceği öngörülüyor. Bölgede diğerlerinden ayrışan Singapur’un 275, Hindistan’ın ise 1150 vaka ile yüksek iflas seviyelerine geri dönmesi bekleniyor. 2022 yılında iflaslarda çok az bir artışın yaşanacağı ve iflas rakamlarının düşük kalmaya devam edeceği, diğer bölgelere bir istisna oluşturan ülke olarak da 15.500 vaka ile ABD öne çıkıyor.
Ukrayna’daki savaş ve Çin’deki yeni karantina önlemleri, şirketler için risk dengesini önemli ölçüde bozdu. Rapora göre bu iki sorunun yarattığı küresel sorunlar arasında tedarik zinciri aksaklıkları, ulaşım darboğazları, kıtlıklar ve başta enerji ve emtialar olmak üzere yüksek girdi maliyetleri yer alıyor. Buna ek olarak, şirketler artık küresel enflasyon artışının dolaylı bir sonucu olarak daha yüksek fonlama maliyetleriyle karşı karşıya çünkü enflasyonla mücadele dünya genelinde parasal sıkılaştırmayı hızlandırıyor.
“Küresel İflaslar Raporu”na göre şirketlerin finansal verilerine daha yakından bakıldığında, ülkelerin risklere eşit olmayan oranlarda maruz kaldığı görülüyor. Allianz Trade, aşağıdaki kırılganlık unsurlarına dikkat çekiyor:
- Bazı sektör ve firmalar diğerlerinden daha savunmasız. 2021 yılında sektörler bazında hanehalkı ekipmanları (+8 gün), elektronik (+3 gün) ve makine ve teçhizat (+2 gün) gibi sektörlerde bu artış ortalamanın üzerindeydi. Girdi maliyetlerindeki artış ve ihtiyati stok ihtiyacı nedeniyle 2022 yılı için de riskler yukarı yönlü.
- Nakit varlık rakamlarına göre de ülkeler ve sektörler arasında farklılıklar var. Nakit rezervi bakımından Asya firmaları küresel miktarın yüzde 50’sine sahipken, bunu yüzde 24 ile Kuzey Amerika takip ediyor. Nakit biriktirme konusunda sektörler açısından da yüzde 18 ile ihtiyari tüketim kategorisi en önde gelirken onu yüzde 17 ile sanayi ve yüzde 15 ile teknoloji sektörleri izliyor.
- Nakit sıkıntısı bakımından da Avrupa ülkeleri arasında yine farklı dinamikler görülüyor. Genel olarak nakit harcama dönemleri nakit birikimi dönemlerinden daha fazla iken son iki çeyrekte ortalama nakit harcamaları daha da arttı. Bu durum özellikle, 2021 yılının son çeyreğinde Almanya, İtalya, İspanya ve Hollanda’da, 2022 yılının ilk çeyreğinde ise Fransa’da gözlemlendi.
- Büyük ölçekli şirketlerin görece daha dayanıklı olduğunun diğer bir işareti de büyük çaplı iflasların uzun süredir düşük seviyede seyretmesi. 2022 yılının ilk çeyreğinde kaydedilen büyük çaplı iflas sayısı 68. Son dört çeyrek için ise bu sayı 260.
- Diğer bir risk faktörü, Covid-19 krizinden kaynaklanan yüksek borçluluk. Bu durum faiz oranları arttıkça borç sürdürülebilirliği sorunlarına yol açabilir. Finans Sektörü Dışındaki Şirketlerin (FSDŞ) borç toplamının GSYH oranının en çok kötüleştiği yerler Japonya ve Euro Bölgesi (sırasıyla +13,5yp ve +5,2yp).