Yurt içinde bu hafta seçim haftası. Ancak sonuçların ortaya ne derece net bir tablo koyacağı belirsiz. Öyle ki cumhurbaşkanlığı seçiminde genel beklentinin ikinci tur ihtimalinin yüksek olduğunu göstermesi piyasalarda soru işaretleri yaratıyor. Buna bağlı olarak Borsa İstanbul’un arka arkaya üç haftadır değer kaybettiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu hafta ve ikinci tura kalınması halinde sonraki iki haftalık dönemde piyasaların yüksek volatilite eşliğinde temkinli bir seyir ortaya koymayı sürdüreceğini tahmin ediyoruz.
Yurt dışında ise Cuma günü açıklanan ABD istihdam rakamlarının ardından kısmen daha iyimser bir hava oluştuğunu görüyoruz. 185 bin kişi artış göstermesi beklenen tarım dışı istihdam rakamı 253 bin kişi artış gösterdi. Saatlik kazançlarda ise %0,5 oranında artış gördük. Verinin birkaç açıdan önemli olduğunu düşünüyoruz:
- Bu derece güçlü rakamlar resesyon ihtimalinin düşük seyrettiğine işaret ederek ekonomiye yönelik endişelerin hafiflemesini sağlıyor.
- Ancak şuna da dikkat etmek gerekir ki önceki ay 236 bin olarak açıklanan veri 165 bine revize edildi. Dolayısıyla Nisan ayı rakamının da önümüzdeki ay revizyona uğrama ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu da istihdamın aslında göründüğü kadar güçlü bir eğilim içinde olmadığını gösterebilir.
- Diğer taraftan 250 binin üzerinde seyreden istihdam kazanımı ve ücretlerdeki artışın kuvvetli olması yıl içinde bir faiz indirimi olmayabileceğini ve sıkı para politikasının uzun bir süre daha devam edebileceğine yönelik risk yaratıyor.
- Fakat fiyatlamalar çok daha farklı sonuçlara işaret ediyor. Öyle ki verinin ardından ABD tahvil faizleri yönünü yukarı çevirse de özellikle 2 yıl vadeli faizin seyrini oldukça dikkat çekici buluyoruz. Aşağıdaki grafikte de görülebileceği gibi politika faizi ile para politikası adımlarına hassasiyeti yüksek olan 2 yıl vadeli tahvil arasındaki makas 2008 yılından bu yana ilk kez 130 baz puana ulaşmış durumda. Bu da piyasaların Fed’den faiz indirimi beklentisinin güçlü şekilde geçerli kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Geçmiş dönemlerde bu tip farklılıklar olduğunda sonraki aylarda faiz indirimlerinin geldiğini görmüştük. Dolayısıyla mevcut görünüm Fed’in çizdiği tablo ile önemli ölçüde farklı bir senaryoya işaret ediyor.
Yeni haftada en önemli konu başlığını ise net şekilde ABD TÜFE rakamı oluşturuyor. Fed Başkanı Powell geçen haftaki toplantı sonrasında yaptığı açıklamada veri odaklı seyrin devam edeceğini ifade etmişti. Her ne kadar Cuma günü açıklanan istihdam rakamları çok güçlü bir tablo ortaya koyarak sıkı para politikasının devam etmesi gerektiğine yönelik bir tablo çizse de verinin pozitif sinyallerine odaklanan piyasalar resesyon endişelerini azaltan rakamların ardından momentum kazanmıştı. Bu kez odak noktasında enflasyon rakamları olacak. Ancak genel beklenti hızlı geri çekilmenin ardından enflasyonda dirençli bir tablo göreceğimize işaret ediyor. Bu noktada piyasa beklentisi manşet rakamın yıllık bazda %5 seviyesinde kalacağına çekirdek rakamın ise %5,6’dan %5,5’e gerileyeceğine işaret ediyor.
İngiltere Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantısında ise 25 baz puanlık faiz artırımına gitmesi bekleniyor. Beklentilere paralel bir adım atılması durumunda politika faizi %4,50 seviyesine yükselmiş olacak. Hatırlanacağı gibi ülkede son açıklanan enflasyon rakamları piyasa beklentisinin üzerinde gerçekleşmişti. Öyle ki %10,4’ten %9,8’e gerilemesi beklenen enflasyon %10,1 ile çift hanelerde kalmaya devam etmişti. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın sonraki toplantılarında da faiz artırımına gitme ihtimali yüksek görünüyor.
Bu hafta yurt içinde seçim haftası olduğu için TL’de volatilitenin özellikle serbest piyasada biraz daha yüksek seyrettiğini görebiliriz. Bankalararası piyasada ise 19,50 seviyesinin aşıldığını görüyoruz. Makro tarafta ise TCMB geçen hafta yayımladığı yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Merkez Bankası 2023 yıl sonu enflasyon tahminini %22,3 seviyesinde tuttu. Piyasa beklentisi ile TCMB’nin tahmini arasındaki makası göz önünde bulundurduğumuzda kararın sürpriz olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki genel piyasa beklentisi enflasyonun yıl sonunda kadar %45 seviyesinden çok fazla uzaklaşmayacağı yönünde. Hazine ise Nisan ayı borçlanma programı çerçevesinde bugün 2 yıl vadeli sabit kuponlu ve 6 yıl vadeli değişken faizli tahvillerin yeniden ihraçlarını gerçekleştirecek.
Zayıf performansını sürdüren BIST 100 endeksi geride bıraktığımız haftayı %5’e yakın değer kaybı ile noktaladı. Böylece endeksin geri çekilme serisi arka arkaya üç haftaya ulaşmış oldu. Teknik açıdan bakıldığında 4500 puan seviyesinin aşağı yönlü kırılmasının ardından kısa vadeli görünümün aşağı yönlü riskler içermeye devam ettiğini söyleyebiliriz. 4500 puan yeniden aşılmadıkça endeksin iyimser bir trend oluşturmakta zorlanacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda 4400’ün de altına inilmesi aşağıda 4150 puana kadar hareket alanı yaratabilir.
Haftanın ajandası
09/05 – Almanya nihai TÜFE (09.00)
10/05 – ABD TÜFE (15.30)
10/05 – Türkiye Sanayi Üretimi (10.00)
10/05 – Türkiye İşsizlik Oranı (10.00)
11/05 – Türkiye Cari İşlemler Dengesi (10.00)
11/05 – İngiltere MB Toplantısı (14.00)
11/05 – ABD İşsizlik Maaşı Başvuruları (15.30)
11/05 – ABD ÜFE (15.30)
12/05 – Michigan Tüketici Güven Endeksi (17.00)
Kaynak: ÜNLÜ & Co
Bu içerik bilgilendirme amaçlı olup yatırım tavsiyesi içermez. Yatırımcılar, kayıp risklerini göze alıp kendi sorumluluklarında hareket etmelidir. Herhangi bir yatırım yapmadan önce geniş kapsamlı araştırma yapmanızı tavsiye ederiz.