Bugün size okul sıralarından arkadaşım Oral Avcı Bey’in gönderdiği, kendi yazdığı özgün bir kitaptan bahsetmek istiyorum. “İngiliz İşgali Döneminde Osmanlı Irak’ının Posta Tarihi 1914-1923” isimli kitap ilk baskısını 2021 yılında yapmış. Tabii kitabın ilgimi çekmesinin tek nedeni yazarıyla olan tanışıklığım değil. Malum, hepimizin gençlikte belli başlı hobileri olmuştur. Benim bir merakım da pullaraydı, kimseye göstermediğim bir pul koleksiyonum vardı. Bu gençlikten kalma merakla kitabın kapağındaki, “Pulların habercisi olduğu devlet: Irak” yazısı, görür görmez ilgimi çekti.
Birçok ortak gençlik hatıramızın olduğu Oral Bey sayesinde okuduğum bu eserle eski bir pul koleksiyoncusu olarak pulların tarihini anlamanın ne kadar önemli olduğunu öğrenmiş oldum…
Kerkük Türklerinden olan Oral Avcı Bey (*), benim hem okul sıralarından hem de mahalleden arkadaşım; ama tanışıklığımız bununla kalmıyor. Okuldan sonraki yıllarda da beraber çalışma fırsatı yakaladığımız konular oldu. Bilhassa Arapçaya hakim olması sayesinde ihracat faaliyetlerinde bana çok yardımcı oldu. Aynı zamanda iyi bir matematikçi ve fizikçi olan Oral Bey ile beraber otomasyon konusunda bir şirket dahi kurduk. Bir nişasta rafinerisi ve yağ fabrikası, ayrıca atık arıtma tesisleri otomasyonlarını gerçekleştirdik. Daha sonraki yıllarda benim Yıldız Holding’deki işlerim artınca Oral Bey “Piomak” isimli şirketini kurdu, çok başarılı projelere imza attı.
Oral Bey’in Kerküklü olduğu sadece hafif aksanından değil ikram ettiği yemeklerden ve hatta her sözün içine karıştırdığı memleket hasreti anılarından da anlaşılırdı. Gerçekten de doğduğu memlekete büyük bir sevgi ile bağlıydı. Hal böyle olunca da kitabı elime alır almaz heyecanlandım. Başarılı bir iş adamının pek sevdiği ve hasretle andığı memleketine dair yazdıklarının çok önemli olacağından emindim.
Tabii kitabın ilgimi çekmesinin tek nedeni yazarıyla olan tanışıklığım değil. Malum, hepimizin gençlikte belli başlı hobileri olmuştur. Benim merakım ise pullaraydı, bir pul koleksiyonum da vardı. Bu gençlikten kalma merakla kitabın kapağındaki “Pulların habercisi olduğu devlet: Irak” yazısı hemen ilgimi çekti.
Kitabın girişinde pullara olan ilgisini ve kitapta hangi pulların öyküsünün anlatıldığını şöyle anlatıyor Oral Avcı:
“1960’lı yıllarda, Kerkük’e gidiyoruz. O yıllarda biriktirdiğim harçlıklarımı ve bayram paralarımı harcamak için Kerkük’ün Atlas Caddesi’nde bulunan ve sahibi aslen Ermeni olan eski bir pul dükkanını uğrak yeri haline getirmiştim. Çocuk müşterilerinin ilgilerini daha çok çeken, renkli, büyük ve ucuz pulları satan dükkan sahibi beyefendi, uzun gidip gelmelerimin neticesinde tarih ve coğrafya merakımı sezdikten sonra, bana daha anlamlı ve daha kıymetli pulları almam yönünde tavsiyelerde bulundu. Böylelikle 1968 yılından itibaren ağırlıklı olarak bu dükkanda tezgah altı satılan ve cumhuriyet dönemi öncesi Irak Postası’na ait pulları satın almaya başladım. İlerleyen yıllarda birçok ülkenin pullarını sürekli genişleyen koleksiyonuma katmaya çalışsam da Osmanlı, Türkiye ve Irak pulları hep benim gözdelerim oldu. İlk pulumu edindiğim günden bugüne elli küsur yıl içerisinde binlerce pula dokundum, bir o kadarını da koleksiyonuma dahil ettim. Şimdi ise yüzlerce zarfın yanı sıra sayıları 10 binler ile ifade edilebilecek pullarımın içerisinde Osmanlı Irak’ının İngiliz işgal dönemine ait seksen kadar zarf ve iki yüzü aşkın nadir pulla, koleksiyonumun içerisinde ayrı bir bölüm, özel bir koleksiyon oluşturmaya başladım. İşte bu kitapta bu koleksiyonun hikayesine ve Irak’ta cereyan eden olaylara yer verilmektedir.”
Her ne kadar bir dönem pullara merak salmış olsam da Oray Bey’in kitabını okuduğumda anladım ki pullar sandığımızdan çok daha fazla bir öneme sahipmiş; bir devletin habercisi olabiliyormuş. Hatta pulların kullanıldığı zarflar üzerindeki tarih ve posta merkezi yer damgasıyla çok daha kıymetli ayırt edici bilgiler taşıyormuş. Yani pullar üzerinden bir devletin tarihini takip etmek gerçekten de mümkün.
Kahire-Bağdat uçak postası hizmetiyle 1923’te İngiltere, Warwickshire’e 9 anna ücret ödenerek gönderilmiş bir mektup.
Tabii yazarının memleketi olması dışında da kitapta Irak’tan bahsedilmesi ayrıca önemli. Çünkü Irak’ın Osmanlı İmparatorluğu posta tarihinin bütünlüğü içinde özel bir yeri var. İmparatorluğun Asya’daki topraklarında nehir yoluyla posta taşınmasının tek örneğini oluşturuyor, ayrıca yoğun bir ticaret faaliyetinin transit odağında bulunuyor.
Kitapta hem Irak’ın tarihine hem de vilayette Osmanlı posta teşkilatının kuruluşundan başlayarak posta hizmetlerinin tarihine değinilmiş. Ama benim ilgimi en çok İngiliz işgali sonrası dönemi anlatan kısım oldu. Osmanlı Irak’ı, 1. Dünya Savaşı sonrasında İngilizler tarafından işgal edildiğinde işgal ordusunun posta ihtiyaçlarının karşılanması için piyasadaki veya posta merkezinde bulunan Osmanlı pulları, üzerlerine damga vurularak kullanılmıştı. Bundan azade kalan sadece Padişahın portresi olan pulmuş, çünkü İngilizler diplomatik nezaket çerçevesinde bundan imtina etmişler. Diğer pulların üzerinde ise Irak’ın İngiliz işgalinin damgası varmış. Hatta zaten aslı İngiltere’de bastırılan Osmanlı pullarını da yeniden bastırıp Irak’ta kullanmışlar. Bir işgal dönemine pullar üzerinden bu kadar açıkça şahitlik edebileceğimiz aklınıza gelir miydi?
Tabii, bununla da kalmıyor. Devletlerarası ilişkilere dair de birçok şey öğrenmek mümkün. Mesela; ilerleyen zamanda Musul’u da işgal eden İngilizler Fransızlarla teati edilmiş olan Sykes-Picot Anlaşması uyarınca Fransızlara kalacak Musul ve Kerkük pullarında İngiliz işgali ibaresi kullanmamaya dikkat etmişler. Musul pullarının üzerinde de “British Occupation” (İngiliz İşgali) yerine İEF (Hint Keşif Kuvvetleri) ibaresini kullanmışlar.
Yani posta hizmetleri hem savaşta hem de sulhte kesintisiz devam ettiği için devletlerin birbirleriyle olan diplomatik çekişmelerini ve tarihi gelişmeleri pullar ve bilhassa damgalanmış zarflar üzerinden takip etmek mümkün.
Irak diye bir bölgenin varlığı önce pullar üzerindeki damgalarda zikrediliyor. Hatta Irak devleti kurulup ileride Kral Faysal tahta geçtiğinde bile bu İngiliz işgali pulları kullanılmaya devam ediliyor. 1921’de tahta geçmiş olan Irak Kralı Faysal’ın kendi portresinin olduğu pul ise ancak 1927 yılında basılabiliyor. Irak devletinin ilk pullarında ise Babil, Irak arkeolojik kalıntılarının tasvirleri, 4 kanatlı melek ve 4 minareli Şii camiinin kullanılması da enteresan ve yoruma açık bir durum tabii. Bunu yeni devlete bir kültür yaratma hamlesi olarak değerlendirmek mümkündür. Anlayacağımız; pullardan tarih okumak sadece savaş dönemlerinde değil her dönemde mümkün…
Tarihteki olayların devletler arası diplomasinin posta pulları ve mektupları üzerinden bu şekilde takip edilmiş olabileceğini görmek bana çok ilginç geldi. Düşünüyorum da şimdi internet ortamında, posta ve pul yokken, acaba e-mail adreslerinden mi bunu çıkarabileceğiz yoksa bazı komplo teorisyenlerinin yayınladıkları iletişim matrikslerinden mi? Ya da Snowden ya da Assange gibi internetten gizli belge ifşa edenlerin yazdıkları bilgilerle mi bu tür tarih inşa edilecek? Yazması benden yorumlaması sizden…
Oral Bey’in “Tarihi anlamakta pulların önemi”ni anlattığı programın linkini de bir öneri olarak buraya bırakıyorum.
(*) Oral Avcı Özgeçmiş:
3 Mart 1960’ta Kerkük’te doğan Oral Avcı ilk, orta ve lise tahsilini Bağdat’ta gördükten sonra, lise son sınıfı memleketinde tamamlamak üzere 1976 yılında Kerkük’e döndü.
Ağustos 1977’de İstanbul’a gelen Avcı, 1978 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde Fizik bölümünde tahsiline başladı, Şubat 1983’te mezun oldu.
ABD’de bir yıl eğitim aldıktan sonra 1984 yılında yurda dönen Avcı, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği programına katıldı ve 1986 yılında mühendis unvanını kazandı.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okurken büyük bir sanayi kuruluşunda “yarı zamanlı” mühendis olarak meslek hayatına başladı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, 1987 yılında bir Alman firmasının Türkiye’de başlattığı elektro-mekanik projesinde iki yıl görev yaptı.
Söz konusu projenin tamamlanmasını müteakiben, Avcı 1989 yılından itibaren uluslararası bir firmanın Türkiye organizasyonunda Fabrika ve Yardımcı İşletme Teknolojileri konusunda projelendirme, satış ve mühendislik çalışmalarında yer aldı. 3 yıl çalıştığı bu müessesede proje satış, planlanma ve yönetim konularında faaliyet gösterdi.
Türkiye’nin önde gelen sanayi gruplarından birinin ortaklık teklifini kabul etmesi üzerine, Mayıs 1992 yılında Piomak Otomasyon Makine firmasını kurdu. Türkiye’de, Balkanlarda ve Afrika ülkelerinde mühendislik ve müteahhitlik işleri yapmaya başladı.
Oral Avcı hâlen bu şirketi yönetiyor. Bilim ve Sanat Vakfı ve Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan Avcı, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Mimar ve Mühendisler Grubu’nda üst düzey yönetici olarak görev aldı.
Bu yazı muratulker.com adresinden alınmıştır.