Cargill ile ortak oldukları Pendik Nişasta’daki yüzde 50 hissesini satan Yıldız Holding’in bu operasyonunun öncesini ve sonrasını Murat Ülker, kendi blogunda yazdı. Yabancı Ortaklarda Risk Yönetimi” başlıklı yazısında geniş olarak şeker pazarına girmelerini, Cargill ile ortaklıklarını ve ayrılış sürecini anlattı. Yazının bu konuyla ilgili kısmı şu şekilde yer aldı:
Bisküvi ve atıştırmalık alanlarında pladis adıyla kurduğumuz global şirket dünyanın en büyük üçüncü bisküvi şirketi oldu. Keza Türkiye, İngiltere, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki en büyük gıda şirketiyiz.
1990lı yılların başında dünyaya açılmayı düşünmekle ve hatta bugünü hayal etmekle birlikte yakın hedefimiz; gerekli gördüğümüz stratejik alanda yabancılarla ortaklık kurmaktı. Bugün koşullar bazı kategoriler için değişti, bu durumda halen devam eden ortaklıklarımız da var sonlandırdıklarımız da. Sonlandırdığımız ortaklıklarımız da dahil olmak üzere her birinin işimize katkısı son derece anlamlı olmuştur.
Yabancılarla ortaklıkta genellikle ilk teklif onlardan gelmiştir ve bizi satın almak istemişlerdir. Bizse daima bu seçeneği reddettik. Gıda alanında yatırıma karar verdiklerinde, yaptıkları araştırmaların sonucu hep bizi işaret etmiş. Bazen onların teklifleriyle, bizim yabancılarla ortak olalım stratejimiz üst üste denk gelmiştir. İlk yabancı ortağımız 1993 yılında Cerestar oldu. Cerestar nişasta ve glikoz üstüne Avrupa’nın en büyüğüydü, sahibi ise en büyük pancar şekeri üreticilerinden biri olan Begin Say idi. Onlarla ortaklık yaptık. Neden? Çünkü Türkiye’de glikoz üretimi yok gibiydi, çok azdı. Glikoz teknik olarak gerekli bir şekerdir. Glikoz olmaz ise sakız şekerleme, çikolata kaplamalı ve benzer mamüller rafta şekerlenir. Türkiye’de hem yoktu hem de fiyatı kurumadde bazında bile şekerden pahalıydı. Halbuki teknik olarak ucuz olması lazım ve biz yatırım yaptıktan sonra fiyatı düştü. Ondan sonra başka yabancılar ve yerliler aynı sahaya yatırım yaptı. Piyasa düzgün bir seyre oturdu. Türkiye’de bu işi en büyük çapta yapan Cargill’dir. Bizim Cerestar ile ortaklığımızdan yıllar sonra, Cargill Cerestar’ı satın aldı. Cargill’in ülkemizde yüzde yüz kendine ait büyük kapasiteli bir fabrikası var. Bir de Cargill dünyada Cerestar’ı satın aldığı için ülkemizde Pendik Nişasta şirketinde yüzde 50/50 ortağız. Yani sonuçta Cargill ile rakiptik, fakat kaçınılmaz ortak olduk. Cargill aynı üretimi kendi fabrikasında, biz de ortak olduğumuz fabrikada yapıyoruz. İkimiz de iyi para kazanıyoruz. Hiçbir sorun çıkmıyor. Biz Pendik Nişasta olarak bazı imalatlar için Cerestar’a lisans ödüyorduk, artık lisans da ödemiyoruz, iş yıllarca böyle devam etti.
Ama ilk kez bence yukarıda anlattığım nedenlerden mi bilmem, bir ortağım ile sevişemedik, niyesini anlatayım;
Yukarıda izah etmiştim; 1980lerde ülkemizde CPC adlı global şirketin yatırımı ve %100 yerli Vaniköy şirketi mısır işler ve glikoz üretirdi. Nihayetinde sadece Vaniköy (Süleymangil Ailesi) ayakta kaldı ve glikoz fahiş fiyata satılır oldu. Kapasite artışı için aile yeni bir yatırıma girişmişti, ama mali çıkmaza girmişlerdi. İki büyük müşterisi olan Kent (Yakup Tahincioğlu) ve biz (Ülker) yatırıma devam etmek için şirkete ortak olduk. Zira tedarik ve maliyet açısından bu dikey entegrasyon yatırımı elzemdi. Fakat daha sonra aile içi anlaşmazlık neticesinde Türkiye’ye girmek için çok cazip bir teklif veren Cargill şirketine çoğunluk hisselerini devretmişlerdi. O vakit Cargill (A. Blankenstein) bize, iyi para veririz, bizimle ortak kalmanızı tavsiye etmem demişti, anlamamıştım. Fakat gelen ilk Şeker Bayramının hemen öncesi glikoza yüklü bir zam yapmışlardı. Bu hepimizi zor durumda bırakmıştı. Zira bayram öncesi siparişler alınmış fiyatlar kesilmişti. Zaten bu tip tekelci tutumlar nedeniyle biz Cerestar’ı ortak alarak bir stratejik iş olarak Pendik Nişasta Sanayi İşletmesini kurmuştuk. Hatta “Stratejik Yatırım” olarak teşvik almıştık. Ülkede ilk kapsamlı nişasta ve türevleri üretim şirketiydi. Ama heyhat bilahare Cerestar’ı satın alan Cargill ile yine çarnaçar 50/50 ortak olmuştuk. Bizim stratejik yatırım masal olmuştu. Pendik verimli, karlı ama kadük bir işletme olarak kaldı ve bizim payımız nihayet satıldı. Alan hayrını görsün.
Mesela yine bir aile şirketi, Arcor, Arjantinli bir şirkettir. Büyük bir çikolata, şekerleme şirketi, bilhassa Latin Amerika’da çok başarılıdır. Çünkü Arjantin’de şekerin tonu 250 dolar, bizde 1000 dolar. İthali de kabil değil. Tabii ki kendi ülkemizde tarım yapmamız, şeker çiftçisini korumamız lazım ama rekabetçi sanayi ve istihdam artışı istiyorsak, tarımı da rekabetçi hale getirmemiz şarttır. Şeker dünyaya kıyasla bu kadar pahalı hale gelirse herşey zamlı olur, çünkü şeker tüm yiyeceklerin girdisidir. Şeker enerji kaynağıdır. Eğer şekeri pahalı hale getirirseniz kas gücüyle çalışan ve daha fazla enerjiye ihtiyaç duyan az gelirliler için büyük bir adaletsizliğe neden olursunuz.
Not: Yazının tamamını bu linkten https://muratulker.com/y/yabanci-ortakliklarda-risk-yonetimi/ okuyabilirsiniz.