TCMB Ekim ayı PPK toplantısında politika faizini 150 baz puanlık indirimle %10,50 seviyesine çekti. Piyasa beklentisi son iki toplantıda olduğu gibi 100 baz puanlık indirim yapılacağı yönündeydi. Merkez Bankası beklentilerin üzerindeki faiz indiriminin gerekçesini ise sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olmasını sağlamak olarak tekrarladı. Toplantı sonrasında yayımlanan metinde takip eden toplantıda da benzer bir adım atıldıktan sonra faiz indirim döngüsünün sona erdirileceği belirtildi. Dolayısıyla Merkez Bankası piyasa beklentisine paralel olarak %9 seviyesini hedef göstermiş oldu.
Merkez Bankası’nın politika faizinde hedefi şimdiden %9 olarak göstermesi izlenecek para politikasında enflasyonun bir süre daha öncelik taşımayacağını düşündürüyor. Kaldı ki %9 seviyesine ulaşıldıktan sonra faiz indirim döngüsünün sona erdirilmesinin gündeme alınacağı mesajı dikkat çekse de büyümeye dair görünümün bozulması durumunda yeni indirimlere kapının kapalı olduğunu söylemek zor. Enflasyonun henüz zirve yapmadığı bir dönemde yapılan indirimler ise doğal olarak TL’nin kırılganlığını artırabilir. Bu nedenle TL’yi korumak için yeni makroihtiyati tedbirlerin gündeme gelmesi sürpriz olmayacaktır.
Güne yukarı yönlü bir eğilimle başlayarak 3900 puan seviyesinin üzerine yükselen BIST 100 endeksi bir ara bu noktanın altına sarksa da PPK toplantısının ardından iyimserliğini sürdürdü ve günü bir kez daha pozitif bir zeminde tamamladı. Endeksin teknik görünümünde anlamlı bir farklılık görmüyoruz. Bu kapsamda kısa vadeli trendi pozitif bulmaya devam ederken 4000 puan seviyesini ilk anlamlı direnç noktası olarak izliyoruz. Aşılması durumunda söz konusu seviyenin üzerinde ne derece güçlü kapanışlar göreceğimiz ise endeksin gelecek dönem performansı açısından fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır. Genel olarak bakıldığında teknik görünümün pozitif olmasının yanında faizlerin düşük enflasyonun ise yüksek seyrettiği içinde bulunduğumuz dönemde hisse senetlerinin oldukça güçlü bir alternatif olarak öne çıktığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla Borsa İstanbul’da değer kazanma eğiliminin korunması olası görünüyor. Ancak ABD’de yüksek seyreden tahvil faizlerinin küresel risk iştahını limitleyen bir zemin yarattığını da unutmamak gerekir.
Kaynak: ÜNLÜ & Co
Bu içerik bilgilendirme amaçlı olup yatırım tavsiyesi içermez. Yatırımcılar, kayıp risklerini göze alıp kendi sorumluluklarında hareket etmelidir. Herhangi bir yatırım yapmadan önce geniş kapsamlı araştırma yapmanızı tavsiye ederiz.