Bilim insanları Birleşik Krallık’ta ilk kez genetik yapısı değiştirilmiş buğday için saha denemelerine onay verdi.
İngiltere Çevre, Gıda ve Kırsal İşler Dairesi Defra, Rothamsted Researchenstitüsünün saha deneyleri yapmak üzere başvurusunu onayladı. CRISPR tekniğiyle genetik yapısı düzenlenmiş buğdayın deneme ekimleri enstitünün tesislerinde başlayacak. Bu girişim Birleşik Krallık yanında Avrupa için de bir ilk.
Buğdayın genetik yapısının değiştirilme amacı, ekmek kızartıldığında ortaya çıkan kanserojen bir maddenin azaltılması. Bitkilerde doğal olarak bulunan bir aminoasit olan asparajin, yüksek sıcaklıkta nişastanın parçalanması ile oluşan şekerlerle tepkimeye girerek akrilamid adlı madde oluşturuyor. Bu maddenin fareler üzerinde kanserojen özellikler gösterdiği biliniyor.
Akrilamid yüksek sıcaklıkta kızartılan gıdalarda ortaya çıkıyor
Akrilamid; patates kızartması, kızarmış ekmek, kavrulmuş kahve gibi birçok üründe bulunabiliyor. Bilim insanlarının en önemli gündem maddelerinden biri, hangi şartlarda oluştuğu henüz tam olarak bilinmeyen bu maddenin azaltılması. Bunun için an fazla başvurulan yöntem ise asparajin aminoasidi miktarının azaltılması.
Normal şartlarda, fırında pişirilmiş ekmekteki akrilamid miktarı oldukça düşük. Ancak ekmek kızartılırken bu miktar giderek yükseliyor. Aynı durum yüksek sıcaklıklarda kızartılan ya da fırınlanan diğer nişastalı bitkisel ürünler için de geçerli.
Araştırmacılar bu sorunun üstesinden gelmek için CRISPR adlı genetik düzenleme tekniğini kullanarak, buğdayda asparajin aminoasidinin sentezlenmesinde rol oynayan asparajin sentetaz enzimini kodlayan TaASN2 adlı geni sildiler. Genetik yapısı değiştirilmiş buğdaylarda asparajin düzeyinde %90’dan fazla bir düşüş görüldü.
CRISPR teknolojisi ile buğdayın genlerinde “düzenleme” yapıldı
Saha çalışmasında bu yeni çeşit buğdayın tarlada, açık hava şartlarındaki performansı izlenecek. Buğdayın en önemli özellikleri olan verim ve protein içeriği değerlendirilecek.
CRISPR teknolojisi ile elde edilen çeşitler, bitkide doğal olarak yer almayan herhangi bir genin dışarıdan eklenmiş olmaması nedeniyle “genetiği değiştirilmiş organizma” (GDO) sayılmıyor. Ancak projede kullanılan buğdaylar halihazırda genetiği değiştirilmiş buğdaylar arasından seçilmiş durumda.
Denemelerin ilerleyen aşamalarında ıslah çalışmaları ile çok düşük asparajin içeriğine sahip ve GDO olmayan türlerin elde edilmesi amaçlanıyor. Bu yeni türler sayesinde tüketicilerin akrilamid maddesine daha az maruz kalacağı, gıda üreticilerinin de mevzuata daha rahat uyum sağlayabilecekleri düşünülüyor.
Çalışma 5 yıl sürecek ve 2026 yılında sona erecek. Buğdaylar her yıl Eylül-Ekim döneminde ekilecek ve sonraki yıl Eylül ayında hasat edilecek.
Kaynak: gidahatti.com