Popüler beklentilerin aksine, fırsat kaçırma korkusu, e-ticaret alanında son derece kritik bir rol oynuyor. Bu konunun etkileşimlerimizde, düşünmemizde, iş yaklaşımımızda, karar vermemizde ve satın almamızda nasıl önemli bir yer tuttuğuna bakalım. Fırsat kaçırma korkusuna daha derinden bakalım, e-Ticaret sitelerinin bunu nasıl bir satış stratejisi olarak aktif olarak benimsediğini ve bu korku üzerindeki birçok oyunu keşfedelim.
Belirli bir ihtiyacı göz önünde bulundurarak hepimiz e-ticaret sitelerini ziyaret ediyoruz. Bazen de, boş vaktimizde e-ticaret sitelerinde rahatça dolaşarak, satın almayı düşündüğümüz ürünlere göz atarız. Bazılarımız bu evrede daha çok satın alma eğilimindeyken, bazılarımız hiçbir şey satın almadan ayrılıyor. Peki, satın alma kararımızı neyin etkilediğini ve bizi daha hızlı satın almaya kararıne itebilecek gücü düşündünüz mü? Buradaki önemli etken, psikolojimize kök salmış bir kavram olarak fırsat kaçırma korkusu diyebilir.
Bu korku, büyük bir fırsatı bir kenara itiyor ve kaçırıyormuş gibi hissetmemize neden olan psikolojik bir duygudur. Bu duyguyu yaşayan insanlar, kendi durumlarına kıyasla diğer insanların daha güzel şeyler yaşayabileceğini düşünürler.
Günümüzde çoğumuz bu korkuyu sosyal medya ve mobil dünya ile ilişkilendirerek toplumdaki sosyal karşılaştırma düzeyini artırıyor. Sosyal medya platformları, insanların harika fırsatlar yakalayarak hayattan zevk aldığı paylaşımlarla besleniyor. Bu da diğer insanlarda gerçekçi olmayan beklentiler yaratabiliyor.
E-Ticaret’te bu korkunun bu kadar aktif kullanılmasının en büyük nedeni, aciliyet ve bazı şeyleri kaçırma ihtimalinin insanların kararlarını şekillendirmede büyük etkisi olmasıdır. Bu konu üzerine yapılan araştırmalar, fırsat kaçırma korkusu deneyimleyen kişilerin yaklaşık %60’ı çoğunlukla 24 saat içinde alışveriş yapıyor.
Bu pazarlama taktiği, tüketici beklentilerine hitap eden ve fırsatın parmaklarının arasından kayıp gidebileceğini düşündüren hikaye anlatımına dayanıyor. Özel fırsat günleri, tüketicinin anlık satın almanın daha sonra pişmanlık duymaktan daha iyi olacağını hissettiriyor.
Her ne kadar insanoğlunun riskten kaçınan türler olduğu kabul edilse de, ortada bir fırsat varken, pişmanlık duymamak için risklerin göz ardı edilebileceğini görebiliriz. Örneğin, yeni bir telefon almayı düşünüyorsunuz ve ne tür bir telefon almak istediğinizi genel olarak biliyorsunuz. Ardından, önünüze çıkan büyük bir promosyon, hayal ettiğiniz telefonu şekillendiriyor. Henüz karar vermeseniz de, fırsatı kaçırma korkusunu hissetmeye başlarsınız.
Zaman faktörü de kişileri satın almaya teşvik edebilecek en güçlü stratejilerden biridir. Promosyonların sınırlı bir süre olması durumu ve kampanyanın sona ermesi için geri sayım başlaması gibi durumlar kullanıcıları satın almaya teşvik edecektir. Bu tür pazarlama senaryoları insanları böyle fırsatlarla bir daha karşılaşamayacaklarını ve bu fırsatları kaçırmamak için hızlı etmek zorunda kalacaklarını düşünmeye iter.