Yazar: Yavuz Can YAZICI
İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Danışmanı ve Mentor olan Yavuz Can Yazıcı, Lisans ve Yüksek Lisans yaptığı üniversite yıllarında başladığı çalışma yaşamının ilk 10 yılında gazetecilik, araştırmacılık ve reklamcılık alanında çalıştı. Çalışma hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli kurumsal şirketlerin bünyelerinde 12 yılı aşkın süre Kurumsal İletişim kapsamında medya ilişkileri, reklam, halkla ilişkiler, pazarlama iletişimi konularında uzman ve yönetici olarak görevler yaptı. Kurumsal şirketlerin bünyesinden hizmet ajansları tarafına geçtiği 25 yıllık dönemde ise önce çeşitli ajanslarda yönetici konumuyla, sonrasında ise 2000 yılında kendi şirketini ve ekibini kurarak çok farklı sektörlerden yerli, yabancı yüzü aşkın şirket ve kuruma hizmet verdi. Yavuz Can Yazıcı halen pazarlamadan satışa, dijital dönüşümden kurumsal algı ve itibar yönetimi gibi 12 uzmanlık alanında analizler ve workshoplar yaparak şirketlere İş ve Pazar Geliştirme Stratejileri Danışmanlığı, yönetici ve profesyonellere kişisel iş ve iletişim geliştirme konularında Mentorluk yapmaya devam ediyor. Çok farklı STK’larda 20 yılı aşkın süre aktif roller üstlenen Yazıcı, 2020 yılında kurucuları arasında yer aldığı Turizm ve Destinasyon Geliştirme Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak Türkiye’nin küresel pazarda daha rekabetçi olması ve pazar payını artırması için ekibiyle birlikte çeşitli bölgelerdeki yerel yönetimlere ve turizm yatırımcılarına danışmanlık yaparak çalışmalarını sürdürüyor.
Günümüz rekabetçi iş dünyasında, şirketlerin başarısız olma nedenleri genellikle basit hatalar veya göz ardı edilen detaylarla başlar. Yönetim gurusu Peter Drucker, “Yönetimin en önemli görevi, dış gerçeklikle uyum içinde olmaktır” derken çok temel bir gerçeğe dikkat çekmiştir. Ancak pek çok şirket, rekabetçi pazarda bazı dönemler farkındalıklarını yitirir ve bazı temel körlükleri yaşar. Bu durum da onların büyümelerini engeller ve bazen de geride kalmalarına neden olur. Ancak hangi konularda körlük yaşadıklarını bilmek, bu durumu düzeltmek için kritik ilk adımdır.Peki, rekabetçi bir pazarda şirketler en çok hangi konularda körlük yaşarlar, bundan dolayı neden yeterince büyüyemez ve geri kalırlar?Tabii ki bu sorunun yanıtı…
Günümüzde şirketler için küresel pazarda öne çıkmak ve başarılı olmak hiç de kolay değil. Teknolojik gelişmelerin hızla değiştiği, tüketici eğilimlerinin çeşitlendiği, beklentilerinin arttığı, rekabetin kızıştığı ve belirsizliklerin her zamankinden daha fazla olduğu bu dönemde, şirketlerin net stratejilere ve doğru yönlendirmelere ihtiyaçları olduğu gayet açık. Nitekim pazarlamanın gurusu Philip Kotler de “Küresel rekabet her geçen gün daha da zorlaşıyor ve şirketler kendilerini sürekli yeniden tanımlamak zorunda kalıyor.” diyor.Çalkantılı, tahmin edilemez ama hızla adaptasyon gerektiren bir ortamda, şirketlerin ayakta kalabilmeleri, büyüyebilmeleri, stratejik yaklaşımlarını sürekli gözden geçirmeleri, inovatif çözümler üretmeleri ve esnekliklerini koruyarak hızla değişen dış dinamiklere cevap vermeleri için dışarıdan profesyonel bir…
Unutmamak gerekir ki, aslında şirketler de insanlar gibi algılanır…”Thank You for Being Late: An Optimist’s Guide to Thriving in the Age of Accelerations” yani Türkçe çevirisi ile “Geç Kaldığınız İçin Teşekkür ederim/Hızla Dönüşen Çağda Ayakta Kalma Rehberi” adlı kitabında Thomas Friedman, hızlanan bir dünyada yaşamanın zorluklarına ve bu hızlandırılmış çağda nasıl ayakta kalabileceğimize dair bir rehber niteliğindedir.Kitabında hızlanan değişime dikkat çeken Friedman, teknolojide, globalleşmede ve doğada meydana gelen hızlandırılmış değişimleri inceler. Özellikle 2007 yılından itibaren, iPhone’un tanıtılmasıyla birlikte, teknolojinin hızla ilerlemesiyle dünyanın nasıl değiştiğini vurgular.İnsanların, toplumların ve kurumların bu hızla değişen dünyaya adaptasyon sağlamakta zorlandığını, bu nedenle bazı bireylerin ve…
“Teknoloji ile liberal sanatların kesiştiği yerde insanlığa gerçek değeri sunarız.” – Steve JobsSteve Jobs’un yanı sıra Benjamin Franklin ve Albert Einstein gibi tarihteki önemli kişiliklerin biyografilerini yazan Walter Isaacson, Jobs’un hayatını ve kariyerini derinlemesine araştırdı ve onunla birçok kişisel röportajından birinde Steve Jobs, “Kendimi her zaman bir çocuk kadar insancıl bir adam olarak hissettim, ancak elektroniği çok seviyordum. Sonra idollerimden biri olan Polaroid’den Edwin Land’in insancıllıkla bilimin kesiştiği yerde durabilen insanların öneminden bahsettiği bir yazısını okudum ve o an işte böyle bir insan olmak istediğime karar verdim.” demişti.Orada sanki kendi hayatının temasını tarif eder gibiydi ve daha çok araştırdıkça onun…
Merak etmeden, sorgulamadan, araştırmadan, öğrenmeden, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak mümkün mü? Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada entelektüel bir merak, bir çaba olmadan başarılı olunabilir mi?Bu sorgulamalar aklıma hemen analiz kavramını getiriyor…Analiz kavramının kökeni, tarihin derinliklerine kadar uzanıyor. Kökeni Yunanca “Analusis” kelimesinden “çözme” ya da “ayırma” anlamına gelir. Özellikle, matematik ve felsefeyle bağlantılı olarak analiz, bir bütünü bileşenlerine ayırmak ya da bir çözümlemek anlamında kullanılıyor.Asıl tehlike, bilmediğini bilmemektir!Hatırlayacaksınız Sokrates’in çok bilinen “Tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir” sözü ya da “Bilmediğimi biliyorum; ben bilemez olduğumun farkındayım” sözü gibi “Bilmediğini bilmek en yüce şey, bilmediğini bilmemek tehlikelidir” sözü de onun…
Son birkaç yıl bize bir şey öğrettiyse, o da biz pazarlama stratejistlerinin değişime ne kadar uyum sağladığıdır ki, bu bile tek başına bir başarı kriteri olabilir.Zira pazarlama uzmanlarının yaklaşık yüzde 80’i pazarlama endüstrisinin sadece son üç yılda, son 50 yılda yaşanan değişimden daha hızlı geliştiğini belirtiyorlar.Tabii ki bu değişimi tetikleyen unsurların başında teknolojideki hızlı gelişmeler, yıkıcı inovasyonlar, küresel krizlerden etkilenen tüketicilerin tutum ve tercihleri yer alıyor.Pazarlama endüstrisindeki bu hızlı değişime tabii ki markaların ve şirketlerin de ayak uydurması gerekiyor.Araştırmalara göre 2023’te iki taktik hayati önem taşıyor:1) Verilere dayalı pazarlama:Hedef kitlenizi derinlemesine tanımak için daha fazla veri kullanmak, var olmanızı ya…
Küresel pazarda rekabet edecek ürün veya hizmetiniz olmadığına, yarısından fazlası fakir bir iç piyasada yeterince talep ve yatırım iklimi de yoksa, geleceğe yatırım yapamaz, kurumsallaşamaz, markalaşamaz, katma değer yaratamaz, ölçek büyüklüğüne ulaşamaz, pazar değeri oluşturamazsınız.Devlete egemen olan siyasi iktidarlardan sürekli teşvik bekler ama geçici çözümler, dönemsel iyileştirmeler sağlansa da istikrarlı ve rekabetçi koşullara ulaşamaz, günü kurtarmakla yetinirsiniz.Satış baskısıyla, sürekli kırılgan bir piyasada yaşamaya çalışır, küresel ve yerel krizlerden, dövizdeki dalgalanmalardan, belirsizliklerden çabuk etkilenir, nakit akışında daralmalar yaşar, kredi bulmakta zorlanır, defter değeriniz düşer, işçi çıkarır, nitelikli insan kaynağınız erir, giderek küçülürken şirket ömrünüz de kısalır.O halde ne yapmak lazım?Tabii ki…
Geçtiğimiz günlerde yüzlerce şirketin üyesi olduğu büyük bir sektör örgütü başkanı ile görüşürken dijital dönüşümü halen anlamakta zorlandığını ifade etti. Üstelik aralarında bilişim de olan 30 civarında şirketin patronu olduğunu öğrenince oldukça şaşırdım.Oysa dijital dönüşümün ne olduğu, işlevi ve ne işe yaradığı gayet net; işletmelerin iş süreçlerini, ürün ve hizmetlerini, müşteri ilişkilerini ve rekabet avantajlarını dijital teknolojilerle yeniden tasarlaması anlamına gelmekte.Faydası da gayet net; dijital dönüşüm işletmelerin verimliliğini, yenilikçiliğini, müşteri memnuniyetini ve kârlılığını artırmakta, aynı zamanda yeni pazarlara girmelerine, yeni iş modelleri geliştirmelerine ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamakta.Dijital dönüşümün başarılı olması için işletmelerin dijital olgunluk analizi yaptırmaları, dijital stratejilerini belirlemeleri, dijital…