Yazar: Tanyel YILMAZ
Bursa Erkek Lisesi ve Mekteb-i Mülkiye mezunu olup, üniversite yıllarında başladığı dağcılık sporunda 1988 yılında yılın sporcusu olmuş ve daha sonraki yıllarda da dağ kazalarındaki arama kurtarma deneyimiyle AKUT’un kuruluşunda yer almıştır. 1987 yılında Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda gazeteciliğe başlayan Yılmaz, Güneş gazetesi, Interstar, Kanal D, CNNTürk gibi kanalların kuruluşunda yer almış; muhabirlik, yapımcılık, editörlük, haber müdürlüğü ve Ankara Temsilciliği gibi görevlerde bulunmuştur. Kültür Koleji’nde sponsorluk yönetimi ve itibar yönetimi dersleri veren Yılmaz, yönetim, itibar yönetimi ve iletişim danışmanlığı yapmaktadır. Yunanistan’ın köklü basketbol kulübü ARIS’te bir dönem başkan yardımcısı olan Yılmaz, Yunanistan’daki bir spor kulübünde bu göreve gelen ilk ve tek TC vatandaşıdır. Evli ve 2 çocuk babası olan Yılmaz İngilizce bilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yurt dışında çıkmak giderek daha da beter bir hal almaya başladı.Bir yandan hükümet millet dışarı çıkamasın diye 150 TL olan yurt dışı çıkış harcını bin 500 liralara çıkartmaya hazırlanıyor. Beri yandan da zaten pek çok ülke bırakın vize vermeyi, vize için randevu bile alınamıyor.Böyle bir ortamda tabi hükümetten de beklenti çok düşük, belli ki hükümet de vatandaş dışarı çıksın istemiyor. İyi de nereye kadar? Nereye kadar kümeste yaşayacak insanlar?Parası olanlar için zaten sorun yok. Bin 500 TL onlar için sorun değil, verirler… Vize zaten hiç sorun değil zaten çoğu yurt dışında yatırım yaparak, ev alarak filan…
Ekonomi eğitiminde en temel bilgi şudur; Vergileri arttırırsanız vergi gelirleriniz düşer…Buradan hareketle devletin vergi toplama refleksi ve piyasanın karşı reflekslerini analiz edelim.Hükümet son olarak KDV oranlarında bazı değişiklikler yaptı.Yüzde 18’den yüzde 20’ye ya da 8’den 10’a yükseldi…Aslında bir vergi kalemindeki 1 TL’lik artış, 1 milyon kişiden alınması halinde 1 milyon TL demektir, çarpanlarını siz hesaplayın… Küçük bir artış, büyük gelir demektir.Öte yandan artık neredeyse sokağa çıkmaktan vergi alacak hale gelen Mehmet Şimşek yeni vergiler salmak ya da mevcut vergileri yüksek oranda yükseltmek istiyor…Bu durumda piyasa kayıt dışına çıkacaktır. Zaten taksit sınırlaması yüzünden kredi kartına taksitli satış yapanlar yerine senetli 36…
BM, AB, NATO, BRICS…Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşlarından bu tana Birleşmiş Milletler doğal üyesidir.NATO üyesi olmak için şehit verdik, kan döktüm uzaklarda, Kore’de…AB üyesi olabilmek için Avrupa kapılarında sefil olduk…1969 Ankara Antlaşması’ndan sonra AB üyeliği konusu Avrupa Birliği’nin ortak para birimi ve Schengen serbest dolaşımına başlanacağı zaman Turgut Özal tarafından dile getirildi.1990’ların sonlarında ve 2000’lerin başlarında Türkiye için farklı seçeneklerin de olduğunu ifade eden komutanlar, sonraları FETÖ kumpası olduğu anlaşılan ABD kontrollü uyduruk iddialarla, süslü isimleri olan soruşturmalarla cezaevine konuldu, rütbeleri söküldü…Dünya yerinde durmuyor, çok hızlı değişiyor.Türkiye için de değişim ŞART… Sözgelimi uluslararası ilişkilerde dost/düşman olmaz. Eğer bir ülke ile işbirliğinden çıkarımız…
NATO derhal harekete geçmeli…1990’lı yıllarda eski Doğu bloğunun dağılmasıyla beraber Çekoslovakya, Yugoslavya gibi ülkeler de etnik parçalara ayrıldı. Elbette bu dağılmanın akabinde Bosna Hersek özelinde simgeselleşen ancak Kosova da dahil olmak üzere pek çok bölgeyi etkileyen sorunlu bölgeler ortaya çıktı.Özellikle Saraybosna başta olmak üzere Bosna’da yaşanan Sırp katliamları neredeyse soykırım boyutlarına ulaşmıştı. Sırplar tarafından kuşatılan Bosnalı Müslümanlar her geçen katlediliyor, özellikle sniper dediğimiz Sırp nişancıları uzak mesafeden masum insanları öldürüyor, katliamlar yapıp insanları toplu mezarlarda imha ediyorlardı… Bu yaşananlardan elbette masum Sırpları ayrı tutmamız gerekiyor, birilerinin yaptığı bir zulmü tüm ulusa mal edemeyiz…Ve BM tarafından bir şekilde muhafaza edilmeye çalışılan…
Üniversite öğrencileri için vize ara sınav anlamında…Kelime anlamı ise geçiş için onay…Eğitim de final sınavına giriş onayı, uluslararası hukukta ise bir ülke sınırlarından giriş için izin…Ulus devletlerin sınırlarının netleşmesiyle beraber insan ve mal hareketliliği de doğal olarak bir izne tabi oldu.Elbette eskilerde bu izinler sadece o sırada oradan o topraklara girmek isteyenlere özellikle limanlarda veriliyordu.Özellikle İngiltere’nin ve Avusturalya, Yeni Zelanda gibi ada ülkelerinin anakara kaynaklı hastalıklardan korunmak için enfekte olmuş insan, hayvan ve bitki kontrolü ile başlayan bir süreçten söz ediyoruz aslında… Ticaret hareketliliğindeki gümrük onayları ayrı bir konu elbette…Pasaport (yani Passport) geçiş belgesi olarak kullanıldı.19’uncu yüzyıldan itibaren insanların kıtalar…
Haklılık, haksızlık… Bir şeyi yapmaya hakkımızın olması ve bu hakkı almaya muktedir olmamız yeterli midir? Haklı olmak, yaptığımız şeyin doğru olduğu anlamına gelebilir mi? Mesele bir ülkeyi ya da şirketi yönetiyorsunuz mesela. Yasal olarak hakkınız olan şeyler var, bu tarz önlemleri, kararları almaya; birini işten atmaya ya da görevini değiştirmeye hakkınız var. Ne yapsanız haklısınız… Peki yaptığınız şey doğru mu? İşte vicdanının devreye girdiği yer burası… Mesela 12 Eylül döneminde başka olmak üzere ülkemizde idam cezaları verildi… Anaysa ve yasalara göre verilen kararları veren hakimler ve onaylayan TBMM’nin bu anlamda hakları vardı… Peki aldıkları ve uyguladıkları kararlar doğru muydu? Daha…
Öncesi de mutlaka vardır ama yazılı olarak ilk örneği Sokrates’tir… Bir marangozun oğlu olan Sokrates, Atine sokaklarında dolaşır ve karşılaştığı insanlarla bilgi, felsefe üzerine tartışmalar yapar ve mutlaka karşısındakini alt ederdi bilgisiyle. Bu nedenle sevilmezdi… Günün birinde çanak mahkemesi denen bir tür halk mahkemesinde yargılandı ve idam edildi. Çoğunluk Sokrates gibi bir bilgenin idamına karar verdi. Ortaçağ’da engizisyon döneminde kilise de benzeri yargılamalar ve halkın da katıldığı halk mahkemeleriyle masum insanları cadılıkla suçladı. Dünyanın yuvarlak olduğunu saptayan ilk bilim insanı olan Galile yine benzeri bir mahkemede yargılanarak idama mahkum edildi ve dünyanın yuvarla olmadığını söylemesi halinde affedileceği söylendi. O da…
Öyle bir seçim süreci yaşadık ki… Türkiye uzun yıllardır böyle TEK BOYUTLU bir seçim süreci yaşamamıştı. Devletin tüm olanakları, kurumları, araçları iktidar partisinin elindeydi. Otomobiller, uçaklar, bol bol savunma sanayi, petrol, doğalgaz haberleri, ABD ile yapılan anlaşmalar… Bakanlar, bakan yardımcıları, Cumhurbaşkanı çıktı sokaklarda, meydanlarda oy istedi… Tabi geçtiğimiz 5 yıl boyunca hizmet vermeleri engellenen CHP’li belediyelerin tüm sıkıntılara rağmen canı yürekten çalışması da cabası. Elbette eksikler, hatalar olacaktı ama sonuçta hükümet tüm kaynakları kendi partisinden olan belediyelere ayırırken, CHP’li belediyelere bırakın bütçeden pay vermeyi, onların gelir olanaklarını, bütçe kaynaklarını da kısmak pek de beklemediği bir sonuç verdi… Seçimlerden sanırım 2…
Sıfır matematikteki en önemli sayı aslında… Düşünsenize bir rakamın önüne gelmesiyle ardına gelmesi ya da sıfıra bölünüp sıfırla çarpılması her şeyi değiştiriyor. Bir de şu var tabi, sıfırdan eksiye doğru arttıkça varlık değil eksiler yani borç büyüyor, artıya doğru arttıkça varlıklar büyüyor… Sıfır noktası su için donma noktası ama erime değil mesela… Coğrafyadaki sıfır noktası eskiden Ayasofya idi, dini nedenlerle, ancak daha sonra Greenwich oldu bilimsel nedenlerle. Zira bilim insanları oradan yaptılar ölçümleri, o dönem bilimsel çalışmalara izin verilseydi bu ölümler dünyanın başka yerinden olduğu gibi İstanbul’dan da yapılabilirdi elbette… Ekonomideki sıfır noktası dersek ne kar ne zarar noktası… Bol…
1980 ve 90’lı yıllarda sanırım en çok telaffuz ettiğimiz 3 kelimeydi… Ankara’da ekonomi muhabirliği de yapıyordum, çok değeri abilerim, arkadaşlarım vardı. Başta Enis Berberoğlu olmak üzere ekonomi konusunda zaman zaman kulağımı çekerlerdi:) Neticede ekonomisi çok ciddi bir değişim geçirmesi gereken bir Türkiye idi… Kore savaşı sonrasında ABD desteğiyle ayağa kalkmaya çalışan bir Güney Kore vardı. Rahmetli Turgut Özal sık sık Kore’ye dikkat Kore’yi iyi izleyin derdi. Orada yapılanları çok önemli bulurdu. Genç Türkiye Cumhuriyeti demokrasi kavramıyla tanışıyor, ekonomi karma ekonomiden liberal ekonomiye geçiyordu. Pek çok haklı eleştiriye konu olan 1980 ve sonrasındaki ekonomik dönüşümün yapısal ayağı bir türlü yaşama geçirilemiyordu.…