“Kurucumuz Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız’ sözünü faaliyetlerimizin merkezine yerleştirdik…”
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç: Bugüne kadar başarılanları biliyor, kurulan hayallerin gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz
– Koç Topluluğu, tarihi boyunca, en zorlu zamanlarda dahi yatırımlarını, ülke ekonomisine fayda sağlamayı sürdürdü. Koç Topluluğu’nun Türkiye ekonomisindeki 95 yıllık konumuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Koç Topluluğu’nun bugünlere uzanan tarihi, henüz filizlenme aşamasında olan Cumhuriyetimizin 3’üncü yılında, 1926’da başladı. Bugüne kadar geçen 95 yılda da gerek ülkemizde gerek küresel ekonomide belirsizliklerin yaşandığı günlerde dahi “Gücümüzü aldığımız Türkiye ekonomisine güç katmak” düsturuyla istikrarlı bir şekilde büyümemizi sürdürdük.
Bizler, kurucumuz merhum Vehbi Koç’tan, attığımız her adımın ve yaptığımız tüm işlerin ülkemiz yararına olması gerektiğini öğrendik. Onun “Ülkem varsa ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız” sözünü faaliyetlerimizin merkezine yerleştirdik. Vatan sevgisi ile Cumhuriyete ve geleneklerimize bağlılığımızla ondan devraldığımız bayrağı büyük bir gururla taşıyor ve ülkemiz için yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Damarlarımıza işleyen memleket sevgisi, çok çalışma gayreti, kurumsallaşmaya verdiğimiz önem, iş ahlakı, hep daha iyi olma tutkusu, ülkemize ve insanlığa faydalı olma amacı faaliyetlerimizde yolumuza ışık tutmaya devam ediyor. 95 yıllık süreçte ülkemizin en büyük şirketler topluluğu olabildiysek, ülkemiz ve insanımız sayesinde, çalışanlarımızın, bayilerimizin, yurt içi ve yurt dışı iştiraklerimizin desteği ile bunu başardık.
– “Allah’tan bütün dileğim, kurduğum bu müessesenin devamlılığının sağlanması, iş imkânı yaratması, vergi vermesi ve bizden sonra geleceklere örnek olmasıdır.” Merhum Vehbi Koç, geleceğe dair umutlarını bu sözlerle ifade etmişti. Örnek bir kuruluş olmak, istihdam yaratmak Koç Topluluğu açısından neler ifade ediyor?
Koç Topluluğu olarak, daha iyi, daha müreffeh, daha istikrarlı, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için hepimizin sorumlulukları olduğuna inanıyoruz. Bu inançla güçlü stratejik ortaklıklar ile yurt içi ve yurt dışında önemli başarılar elde ediyoruz. İş ortaklarımızdan aldığımız güç ve tüm çalışanlarımızın kararlılığıyla hedeflerimize ulaşmak için çalışıyoruz. Bu çaba da örnek başarıları ve yeni istihdam alanlarını beraberinde getiriyor.
Merhum büyüğümüz Vehbi Koç’un hedef ve ilkelerinde de yer verdiği üzere Koç Topluluğu olarak en önemli sermayemizin insan kaynağımız olduğuna inanıyoruz. En iyi yetenekleri Topluluğumuza çekmeyi ve istihdam etmeyi hedefliyoruz. Zira bizler ülkemizin, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün istikametini çizdiği muasır medeniyet seviyesine bizzat kendi insanımızın gayretiyle ulaşacağından kuşku duymuyoruz. Bugüne kadar çağdaş bir Türkiye için çalışırken de en önemli destekçimiz ve güven kaynağımız ülkemiz ve çalışanlarımız oldu. Günümüzde yaklaşık 18 bini yurt dışında olmak üzere 100 bine yakın kişiye istihdam sağlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Zira onlar, işimizin doğasında bulunan zorlukları göğüslemek ve yoğun rekabetle baş etmek konusunda her zaman büyük başarılar gösterdiler. İnsan kaynağına verdiğimiz önemin bir neticesi olarak, dünyanın önde gelen yayınlarından Forbes’un yayınladığı “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde 4 yıldır ülkemizi başarıyla temsil etmeyi sürdürüyoruz. Bu vesileyle bugüne kadar, farklı kademelerde Topluluğumuza emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza ve destekleri için kıymetli ailelerine yürekten teşekkür ediyorum.
– Koç Topluluğu yönetim esaslarını; eşitlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkelere göre şekillendiriyor ve dönemin gereksinimlerini göz önüne alarak sürekli kendisini yeniliyor. Topluluğun sahip olduğu ilke ve değerlerin kurumsal yönetime katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Koç Topluluğu’nu Türkiye ekonomisinin en büyük itici gücü hâline getiren ve başarıya taşıyan temel unsurların başında, Koç Ailesi’nin sahip olduğu ve bizlere de aşıladığı değerler ile kurumsal yönetime verilen önem gelir. Topluluğumuzun çeşitli alanlarda faaliyet göstererek hızla gelişmesi, bu çeşitlilik ve büyümeye uygun bir ortamın oluşturulmasıyla, kurumsallaşmayla doğrudan ilgilidir. 95 yıl boyunca şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet yönetim anlayışımızın ana unsurları olmuştur. Paydaşlarımızla olan ilişkilerimizde de bu unsurlar bizim için vazgeçilmezdir. Bu noktada sizin de belirttiğiniz gibi dönemin ihtiyaçlarını gözeterek kendimizi yeniliyor, tüm paydaşlarımız için güven duygusunu güçlendirecek adımlar atmayı sürdürüyoruz. Topluluğumuzun temelinde var olan ilke ve değerler de kurumsal yönetim uygulamalarımızı, çağın ve koşulların gerektirdiği en ileri düzeye taşımamızı öğütlüyor. Örneğin, yakın bir zaman önce hayata geçirdiğimiz, Koç Holding Hukuk ve Uyum Müşavirliği nezdinde tasarlanan Uyum Programı, şeffaflık açısından yer aldığımız güçlü konumu çok daha ileri bir boyuta taşıyor. Yasal mevzuatlara, etik ilkelere ve politikalarımıza uyum süreçlerinin yeni koşullara göre uyarlandığı evrensel ilkeleri savunan bu program, Koç Topluluğu çalışanlarının katıldığı anketler dikkate alınarak oluşturuldu. Koç Topluluğu Etik İlkeleri de Uyum Programı kapsamında güncellendi. Bu sayede Koç Topluluğu şirketleri, çalışanları, Topluluk adına hareket edenlere ve iş ortaklarına yol göstermeyi ve rehberlik etmeyi amaçlıyoruz. Koç Topluluğu’nun sürdürülebilir iş başarısının ve toplumsal itibarının temelinde de kendini sürekli yenileyen ve öncü olmasını sağlayan bu yaklaşımın yattığına inanıyorum.
– Bir süredir “paydaş kapitalizmi” konusu dünyanın gündeminde. Siz ise yıllar önce kapitalizmin yeniden tanımlanması gerektiğini söylemiş ve bu konuyu da ülke gündemine taşımıştınız. Bu açıdan baktığınızda dünyanın içinden geçtiği bu dönemi nasıl yorumluyor, Topluluğun bu konudaki hazırlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugüne kadar pek çok kez ifade ettiğim gibi 21’inci yüzyılın sorunlarını, 20’nci yüzyıl anlayışı ve kurumlarıyla çözemeyiz. Büyümeden elde edilen kazanımlar, toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayacak şekilde yaygınlaştırılmalı ve sosyal kalkınmaya hizmet etmeli. Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik artık yetmiyor, sosyal açıdan da sürdürülebilirliği sağlamak gerekiyor. Bu da ancak ekonomik ve sosyal politikaların bir arada gözetilerek tasarlanması ile gerçekleşebilir. Başka bir deyişle kapitalizmin kendini yeniden keşfetmesi, yeni bir dinamizm ortaya koyarak dünyamızı daha ileriye taşıyacak bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. Bu açıdan Dünya Ekonomik Forumu’nun paydaş kapitalizmi konusundaki vizyonunu, daha sürdürülebilir ve eşitlikçi bir geleceğe ulaşmak adına çok önemli buluyorum. Koç Holding’in Dünya Ekonomik Forumu tarafından imzaya açılan “Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri”ni kurumsal raporlamalarında kullanacağını taahhüt eden Türkiye’deki ilk şirket olması ile de gurur duyuyorum. Bu taahhüt çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) alanlarındaki performansımızı ve ilerlememizi şeffaf bir şekilde paylaşmamıza katkı sağlarken; sürdürülebilirlik vizyonunu tüm iş stratejimize, operasyonlarımıza ve kurumsal beyanlarımıza dâhil etme konusundaki kararlılığımızın bir yansıması oldu. Bu gelişmeden hareketle, dünyanın gündemine henüz gelmiş olan ESG kavramının Koç Topluluğu’nun sahip olduğu ve yıllardır itinayla koruduğu ilkelerin de temelini oluşturduğunun ve bizler için pek de yeni olmadığının altını çizmek isterim.
Netice itibarıyla iş dünyası olarak, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmemiz gerektiğini tekrar ifade ediyorum. Koç Topluluğu bünyesinde de bu bakış açısına sahip değerli markaların, kendisini hizmete ve gelişime adamış kurumların olması ise geleceğe umutla ve güvenle bakmamızı sağlıyor.
– Koç Topluluğu’nun 100. yılını tamamlayarak ikinci asrına adım atmasına sayılı yıllar kaldı. Topluluğun yeni yüzyılı ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?
Dünya çok hızlı değişiyor. Bugün, özellikle de Covid-19 pandemisiyle yaşanan süreci kimsenin öngöremediği ortadayken, değişimin bu baş döndürücü hızında yeni çıkarımlarda bulunmak da giderek zorlaşıyor. Etrafımızda en kıymetli varlığın bilgi olduğu bir dijital ekonomi inşa ediliyor. Başkalarının sandığımız meseleler her geçen gün gelip bizi etkiliyor.
Gelecek, hızla değişen ve giderek karmaşıklaşan yeni dünyayı anlayanların, trendleri önceden görüp yön verenlerin olacak. Topluluk şirketlerimizin geleceği şekillendirenler arasına ismini yazdırmayı sürdüreceğinden eminiz. Zira bugüne kadar başarılanları biliyor, kurulan hayallerin gerçekleşeceğine de yürekten inanıyoruz.
Elbette gidecek daha yolumuz, yapacak işlerimiz var. Geçmişimizden aldığımız güç ve geleceğe olan inancımızla, yolumuza rekabetin en önünde devam edeceğimize güvenimiz tam. Hedefimiz, başarılarımızla dünya çapında örnek oluşturmak, ülkemiz için de gurur kaynağı olmaktır.
Bizler uzun vadeli başarının kısa yolu olmadığını biliyoruz, bu bilinçle tüm faaliyetlerimizde kalıcı başarılar elde etmek için sürekli kendimizi yeniliyoruz. Yenilikçi olmak, fark yaratmak ve hep önde koşmak, başarı için olmazsa olmaz. Bu kapsamda da faaliyet gösterdiğimiz her sektörde uzun vadeli bir bakış açısı ile, teknoloji ve inovasyona yatırım yaparak, ülkemiz için yarattığımız katma değeri sürekli artırmayı ve rekabet gücümüzü geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu nedenle bugüne kadar yaptığımız gibi gelecekte de ülkemize olan sonsuz inancımızla, kendi yeteneklerimize de güvenerek, yatırım yapmaya kararlıkla devam edeceğiz.