Telefonun kalbi ve beyni olarak nitelenebilecek mikroişlemci üreticilerinden ikisi, hafta içinde önemli bir adım attı.
Hafta içinde akıllı telefon alanında iki önemli gelişme oldu. Telefonun kalbi ve beyni olarak nitelenebilecek mikroişlemci üreticilerinden ikisi önemli adım attı.
Apple, M1 işlemcisini tanıttı, MediaTek de HyperEngine oyun teknolojili G Series ürün ailesini ve Türkiye’deki yeni işbirliklerini tanıtırken, yenilik ve ürün geliştirme konusunda iddiasını tekrar etti.
Öyle ki, iPhone 12 modelini bile online tanıtan Apple, M1 işlemcisi için dünyanın dört bir yanından medya mensuplarını ve influencerları Cupertino’daki merkezine davet etme ihtiyacı hissetti.
Mikroişlemcilerin çıkışı!
Bu iki işlemcinin aynı hafta tanıtım toplantısı yapması tesadüf değildi. Akıllı telefon markaları yarışırken, arkada sessiz yol alan mikroişlemciler niye öne çıkma ihtiyacı hissetti?
Mikro işlemcileri radyo çağının benim emsal kişilerine şöyle anlatmak doğru olur:
Radyolardaki lambalı transistörlerden, metal bir lira büyüklüğündeki bu işlemcilerin içinde milyon adet var. Kuantum bilgisayarı ile işlemci gücünün nereye varacağını tahmin etmek şimdilik zor.
Akıllı telefonların olmadığı dönemde işlemci deyince Intel akla gelirdi. Neredeyse bütün bilgisayarlarda Intel vardı. Daha sonra AMD piyasada varlığını hissettirdi. Bu iki marka da mobil ürünlerde ciddi varlık gösteremediler. Pazarı analiz edebilmek için şu an mobil ürünlerde hakim olan işlemcilere bakmamız gerekiyor:
Mobil ürünlerdeki işlemciler
Snapdragon ürünleriyle Qualcomm liderliğini uzun süredir sürdürüyor. 2020 yılı verilerine göre pazarda yüzde 36 pazar payına sahip. Bir Tayvan şirketi olan MediaTek ise bu yıl pazar payını artırarak yüzde 32’ye ulaştı. Samsung, sadece telefonlarıyla değil, Exynos işlemcileriyle de pazarda rekabetini sürdürüyor. Pazar payı yüzde 13. Apple ise yüzde 10 ile pazardaki diğer önemli bir oyuncu. Huawei’ye ait Hisilicon ise Kirin ürünleriyle sık sık kendinden bahsettiriyor. Ancak yüzde 7 pazar payına sahip.
2020 yılında sadece mobil işlemci pazarının 4.5 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Dünyada sadece MediaTek ürünlü 1.5 milyar adet akıllı cihaz var. Her gün buna 4.5 milyon adet yeni cihaz piyasaya sürülüyor. MediatTek’in geçen yılki cirosunun 8 milyar dolar olduğunu hatırlatmak isterim. Nvidia gibi grafik işlemcileri, Intel ve AMD gibi ağırlıklı bilgisayar işlemcisi üretenleri ve diğer elektronik ve akıllı eşyalara yönelik mikro işlemcileri veya yarı iletkenleri ayrıca hesaplanması gerekiyor.
Fabrikasız şirketler!
Pazardaki rekabeti anlamak için birkaç detay vermek istiyorum. Yarı iletken telekomünikasyon adı verilen bu şirketlere, fabless yani fabrikasız şirketler de deniyor. Genelde ulusal bir merkezleri var ama çok uluslu faaliyet gösteriyorlar. Mesela, Qualcomm, Kaliforniya merkezli ama dünyanın farklı yerlerinde 224 ofis, ARGE ve faaliyet merkezli var. MediaTek’in de 35 şehirde 50 ofisi bulunuyor.
Bir diğeri nokta da, bu işlemciler sadece telefonlarda değil; akıllı bütün ürünlerde, bilgisayarlarda hatta otonom araçlarda da kullanılabiliyor. Ayrıca, işlemciler 5G teknolojisini geliştirmede de önemli rolleri bulunuyor.
Intel, birkaç yıldır mobil alanındaki sessizliğini bozacağına dair beyanlarda bulunmasına rağmen şimdilik rekabet edebilecek durumda görünmüyor. Aslında Intel’in kurucuları arasında Moore Yasası ile anılan Gordon Earle Moore da var. Moore, Robert Noyce ve Andrew Grove ile birlikte yarı iletkenlerin öncüleri kabul ediliyor. Ama Moore’u asıl ünlü yapan ve Moore Yasası olarak bilinen sözü şudur:
“Her 18 ayda bir tümleşik devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının iki katına çıkacak”. Sonra “iki yılda bir” şeklinde bir düzeltme yaptı.
İşlemci hızı, teknolojiyi yönlendirdi!
Bir anlamda her iki yılda bir teknolojinin gelişmesi iki katına çıkacaktı. Çünkü bilgisayardaki işlemci hızı, teknolojiyi de yönlendirdi. Öyle de oldu. Ne yazık ki Intel bile kendi yasasına ayak uyduramadı.
Sanki, mikroişlemci pazarı dört ülkenin inisiyatifinde yürüyor: ABD, Tayvan, Çin, Güney Kore… Çinli üretici Huawei’ye ABD Başkanı Donald Trump’ın engellemesi önümüzdeki süreçle ilgili yeni gelişmeleri de beraberinde getirebilir. Şimdi ABD’nin yeni seçilen Başkanı Joe Biden ile birlikte bu süreç yeniden şekillenebilir de.
Huawei’ye Google uygulamaları yasağı gelirken, Qualcomm’un Snapdragon işlemcileri tedariki de durmuştu. En son gelen bilgiye göre; Qualcomm, yeniden Huawei’ye işlemci satmak adına lisans aldığı yönünde. Ancak bir detay var: Bu işlemciler 5G altyapısında kullanılmayacak. Bu arada Android lisansı hala ambargo kapsamında duruyor.
Huawei’ye üzerinde durduğu alternatif projeksiyonlar var. Huawei yasakları sürdüğü takdirde, alt markası Honor’u Çinli bir konsorsiyuma satabilir. İddialara göre fiyatı bile belli: 15 milyar dolar.
Mikroişlemci rekabetinin unsurları
Mikro işlemci rekabetinde her yeni ürünle birlikte, hız, güç ve etkileşim en önemli nitelikler olarak görünüyor. Özellikle çok uzun süreli kullanımlar için hız, güç ve etkileşim artarken, pil ömrünün azalması gerekiyor. Bu nitelikler haliyle telefonların tercihini de artırıyor. Bunun yanı sıra, grafik tanımlamalar, renk ayrımları gibi yapay zeka özellikleri de işlemcilerin geliştirilmesiyle ayrı bir boyut kazanıyor.
Mesela, M1 işlemcisi ile piyasaya sürülen MacBook Pro önceki modellere göre 2.8 kat daha iyi işlemci performansı, 5 kat daha hızlı grafik performansı, 11 kat daha iyi makine öğrenme performansı sunuyor. 20 saate kadar kullanım süresi sunabilen dizüstü fanlı bir soğutma sistemine de sahip. MediaTek, Hisilicon, Exynos’un yeni versiyonları da benzer hız ve güçte olmadan rekabet mümkün görünmüyor.
Anlaşılan, mikro işlemci ürünlerinin hızlarının ve güçlerinin geliştirilmesinde Moore Yasasını da geçen bir ivme söz konusu.
Hatta, NVIDIA’dan yapılan açıklamada GPU yani grafik işlemci birimi hesaplamasında, sektörü daha ileri taşıyarak 2025’te 1000 kat hızlanma sağlayacak ürünleri piyasaya sürecek.
AMD de geçen yıl, mobil pazara yönelik yeni işlemciler süreceğini ve piyasada rekabetin kızışacağına dair açıklamalar yapmasına rağmen akıllı telefon pazarında etkisi pek görülmedi.
Mobil alan, telefonlardan ibaret değil!
Mobil alanı sadece telefon olarak düşünmemek gerekiyor. Oyun konsolları, akıllı her türlü giyilebilir ürün de de mobilitenin bir parçasıdır. Akıllı telefon dışında giyilebilir akıllı ürün pazarındaki gelişme hızı, cep telefonundan daha yüksek olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Otonom araçlar, drone ve diğer araçlardaki açılım işlemci pazarını tahminlerin ötesine taşıyabilir.
MediaTek, Türkiye pazarına tamamen hakim bir şirket. Yerli bütün telefonlar MediaTek’i kullanıyor. Bunun yanı sıra elektronik markaları da çoğunlukla tercih ettiği marka yine odur. MediaTek Yöneticileri, yerli otomobil için de yerli tedarikçilerle görüştüklerini söylediler. Bakalım TOGG’un tercihi mikroişlemciler hangi marka olacak.
Unutmayalım ki otonom araçlar 10 trilyon dolarlık ulaşım pazarını yeniden şekillendirmesi bekleniyor. Halen dünyada 225 şirket mikro işlemcileri kullanıyor.
Peki, Avrupa işlemci pazarının neresinde?
Fabless yani fabrikasız bu şirketler, nerede üretiyor bu işlemcileri? İşte iki Alman ve bir Hollandalı şirket, bir araya gelerek mikro işlemci üreten makina yapımında dünya pazarının lideri oldu.
Hollandalı fotolitografi sistemleri yani entegre devrelerin üretilmesi için yarı iletken ve mikro sistem üreticisi ASML ile birlikte çalışan Alman optik üreticisi Zeiis ve lazer üreticisi Trumpf, “NXE:3400B” adlı cihazı ürettiler. 180 ton ağırlığındaki bu cihaz 120 milyon avro değerinde.
Bu parayı verince teknolojisine sahip olacağınız bir cihaz değil. Birbiriyle ilişkili pek çok yazılım ve donanım uzmanlığına da sahip olmak gerekiyor. Bu cihazın aynasının patenti yalnızca Zeiss’in, lazer patenti ise Trumpf’ın elinde bulunuyor. Her patent bir inisiyatif alanı oluşturur. Mikroişlemci makinası alanı da onların.
Cep telefonlarını kullanırken, bunları da hatırlamanız dileği ile. Umarım geleceğin dünyasına yönelik küçük bir pencere açabilmişimdir.